24 Kasım 2011 Perşembe

Geçmişini şifalandırmadan yeni bir gelecek yaratamazsın!


Kendini ifade edebilmek ve kendini anlayabilmek için geçmişini çok iyi bilmen hem dünü hem de bugünü izleyebilmeyi başarman gerekmektedir. Bu her şeye bir başkaldırı ve mevcut düzenini yok etmek demek değildir. Bu kendini aşağılamak ve yok saymak değildir. Bu memnuniyetsizliğinin bir dışa vurumu değildir. Bu bir öfke patlaması değildir düzene ve kendine yönelik. Bu kararsızlığını, güvensizliğini ve büyük resimle küçük resim arasında sıkışıp kalmışlığını radikal bir biçimde yapılandırmaya başlamalısın demektir.

Tıpkı sıfır kilometre bir arabanın motoruna “rodaj“ yapmak gibi olduğunu düşün veya ilk bin kilometreden sonra ilk bakıma girdiğini düşün yeni arabanın. Arabaların bin km’den sonra bakıma girmesinin sebebi üretim esnasında yapılan bir hatadan kaynaklanabilecek sorunları gidermektir. Böylece arabanın motor ömrü daha uzun olur. Daha sonra arabaların markalarına göre on bin km. bakımları vardır. Bu bakımlar birkaç bin km. de bir tekrarlanır. Amaç arabanın ve motorunun kullanım süresini uzatmaktır. O zaman arabana gösterdiğin özeni neden kendine göstermeyesin ki?

Yaşadığımız alanların boya, badana ve dış cephe bakımlarını yaparız. Çatlayan veya eskiyen görünümlerini yenilemek adına. Dış cephelerine itina ederiz ki, iç alanlarda hasara sebebiyet vermesin. İki veya üç senede bir badana yaptırırız. Bazen de hiç ihtiyaç duyulmasa bile sırf yenilemek ve değişiklik yapmak adına; kâğıt kaplatırız, duvarlara taş ev görüntüsü verdiririz, parkelere cila yaptırırız; parkeleri kaldırtıp taş kaplatırız. Neden? Değişiklik yapmak isteriz çünkü yapacağımız değişiklik ruhumuzda da bir değişikliğe yol açar. İsteriz ve yaparız. O zaman neden kendinde de bir değişiklik yapmayasın ki?

Kuaföre gidip saçının rengini veya şeklini değiştirirsin. Elbise dolabını elden geçirip giyim stilini baştan aşağı değiştirirsin. Arabanın markasını ve rengini yenilersin. Bir üst modele geçersin. Ancak; bu yaptığın değişiklikler sadece dış görüntünle ve tarzınla alakalıdır. Bu değişiklikleri yapman sana bir süre kendini iyi ve farklı hissettirir. İç dünyanda bir değişiklik yapmadığın sürece bunların sana getirisi kısa dönem olacaktır. Kalıcı olmayacaktır.

Sırların var, hiç kimseye açıklamadığın duyguların var, kavgaların var, aşkların var, kâğıtlara yazıp buruşturup attığın ya da zihnine bir yerlere not ettiğin ve unuttuğun düşüncelerin var. Bunları söylemek için cesarete ihtiyacın var çünkü bunları yıllarca içindeki bir kutuda biriktirdin, biriktirdin. Ve bir gün kutu doldu taştı, tavan arası ağzına kadar doldu, dönüp içine bakmalısın artık. Yaşam aynı yaşam, zaman aynı zaman, sorunlar aynı sorunlar, sen aynı sen. Hayatının en zor kararını alarak kendin olmalısın artık.  Eksiklerin var, hataların var, yanlışların var, kıskançsın, huzursuzsun, güvensizsin, başarısızsın belki. Belki de kötü birisin. Olsun. Ne olursan ol kendinle yüzleşmeli ve kendini sevmeli, kabul etmeli ve geçmişine güvenle bakabilmelisin.

Böylece şimdiki ana dönüp yaşamına bir “bütün” ve  “kendin “olarak devam edebilirsin.

Her zaman kendin olarak kalabilmen ümidi ile sevgiyle kal.

Sy







3 yorum :

  1. gerçekten güzel konulara değinmişsiniz yazılarınızın devamını bekliyorum:)

    YanıtlaSil
  2. sevgili Selcan hanım tepkiler kısmana harika muhteşem öpülesi alkışlanası gibi kutucuklar da ekleseniz:) sizi çok seviyorum <3 sevgilerimle
    sinem şimşek

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim. Sevgilerimle

    YanıtlaSil