15 Kasım 2011 Salı

Yaşam Savaşı

Dün akşam üzeri köpeğimi çayırda gezdirirken "miyav miyav " diye cıyak cıyak bağıran kedi sesleri kulağıma geldi. Etrafıma bakındım ama bir türlü nereden geldiğini anlayamadım. Sonunda köpeğimin koku alma duyusunun yardımı ile onları buldum. Çayıra sırtını dayamış bir site duvarının dibinde telefon vs kaboları için yapılmış bir metre derinliğinde bir çukurun içinde çer çöp arasında birbirlerine sarılmış ,küçücük gözleri ile durmadan çukurun dışını görmeye çalışan üç tane yavru kedi. Çukurun bir zamanlar kapağı varmış şimdi ise üç parça halinde yanda duruyor. Bu arada minnoşlar boylarına poslarına bakmadan bana ve köpeğime tıslayarak göz dağı vermeye çalışıyorlar. Çukurun içinde boş bira şişeleri, kola kutuları, kağıtlar, gazeteler kısaca ne ararsanız var. Derinlik çok fazla olduğu için çıkamıyorlar. Ben yere oturdum kolumu uzattım ama nafile, kolumun boyu yetmedi, ulaşamadım onlara. Bu arada köpeğim kulaklarını dikmiş sessizce benim çabalarımı izlemekte. Etrafı araştırıp bir ağaç dalı buldum ve çukura uzattım. Hesapta tırmanıp yukarı çıkarlar diye. Daha da korktular dalın görüntüsünden. Ne yapacağımı bilmez bir halde onlara bakıp kafamda sessizce çare üretmeye çalışırken; "Geçen gün bizde duyduk seslerini " diyen bir sesle yerimden sıçradım. Civarda kamyonu ile piknikçilere karpuz,kavun satan birisiydi karşımda duran. Göz aşinalığım vardı kendisine. " Bugünde geldim baktım hala duruyorlar mı diye" devam etti lafına. " Eee? " dedim. "Çukur derin ve pis diye elleşmedim kolay gelsin size dedi ,hergün bakındım anneleri var mı acaba diye göremedim onlar bir kaç gündür orada yalnızlar" diye ekledi ve çekti gitti. Kafamdan bir hesap yaptım bu minnoşlar kim bilir kaç gündür aç taksır o çukurda yaşam savaşı vermekteydiler. Çok zayıf ve ürkek gözüküyorlardı. Kıyamadım. Arkamı dönüp gidemedim. Dönüp köpeğime baktım, oldukça mutlu ve karnı tok gözüktü gözüme. Beş sene önce kış aylarında bir meydanda sırılsıklam ve açlıktan perişan haldeyken bulmuştum onu da. Esnafın söylediğine göre bir akşam üzeri arabayla getirip bırakılmıştı. Terk edilmişti. Golden cinsi. Eğitimli. Günlerce internette resimlerini koyup sahibini aramıştım. Kimse çıkmayınca da sahiplenmiştim. O şimdi mutlu, karnı tok ve sahipli. Bir evi var.Oysa bu yavrular? Esnafın duyarsızlığına, kimbilir kaç kişi duydu bunların sesini ama aldırmadı diye düşünerek ve gözlerime dolan yaşlara engel olmaya çalışarak doğruca eve gittim köpeğimi bıraktım. En azından kimse bakmak ya da sahiplenmek zorunda değil ama hiç olmazsa o çukurdan çıkartabilirlerdi. Onlar da doğanın kuralına göre güçlü iseler hayatta kalırlar değillerse telef olurlardı. Böyle göz göre ölüme terk edilmeleri bana göre çok ama çok büyük bir duyarsızlıktı. İnsan duygularının yavaşça yok olmaya başlaması korkunç bir gelişme.

Boş bir kutu aldım ve sitedeki bahçıvanlardan birini de yanıma alarak tekrar oraya gittim. Bahçıvan kuduz olabilirler ben ellemem diyince çukura indim. Onları severek ve okşayarak sakinleştirebilmek için tüm parmaklarımı ve kollarımı feda etmek zorunda kaldım. O kadar uzun zamandır insandan uzak, aç , küçücük halleriyle o çukurda yaşamak zorunda kalmışlardı ki bol bol ısırdılar ve tırmıkladılar. Her birini sevip okşayıp sakinleştirince mama koyduğum kutuya girdiler. Mamaya saldırırcasına yemeye başladılar. Bahçıvanın yardımı ile çukurdan çıktım, kutuyu elime alıp sağda solda kimi görürsem yavruları gösterdim eğer buralarda dolaşan iri bir kedi görürseniz bunların annesi olabilir, lütfen haber verir misiniz diyerek onlarla eve döndüm. Garajda yer yaptım ve onları oraya yerleşirdim.

Bir kahve yaptım ve başladım düşünmeye. Bunlar çok küçük eğer garajı açık bırakırsam yolda ezilirler veya büyük köpeklere yem olabilirler. Eşim bile akşam iş dönüşü görmeyip ezebilirdi onları. Veterineri aradım, durumu anlattım ve yardım istedim. Sağolsun onlara bakmayı kabul etti ve sahiplendirmek üzere teslim aldı.  "Cins kedi, köpekten ziyade sokak hayvanlarının sahiplenilmesi durumunda başıboş hayvan sayısı mutlaka azalacak ; o yüzden ben bu tarz yavruları her veterinerin alması taraftarıyım" diye de ekledi. Biliyorum ki her bulunan hayvanı alıp götürürsek bakacak yeri olmayan veterinerleri de zor durumda bırakmış oluruz. Ancak sizde benim gibi şanslıysanız karşınıza yardımsever bir veteriner mutlaka çıkacaktır.

Akşam yatağıma uzandım ve mutlulukla gülümsedim. Üç tane kimsesiz yavru kedinin hayatı kurtulmuştu. Evet Afrika'da çocuklar açlıktan ölürken kedilerin ölmemesi kimin umurunda diye düşünenler çıkabilir aramızda. Sokaktaki canlılara tahammül edemeyen, onları gördüğü yerde tekmeleyen, ya da görüp de yardım elini uzatmayıp duyarsız kalan bir insanın; Afrika'daki açlara el uzatacağını da hiç sanmıyorum. O yüzden vız gelir tırıs gider...

Her canlının yardıma muhtaç ise o yardımı almaya hakkı olduğuna inanıyorum; ister hayvan, ister insan, ister ağaç. Bizler ve evren bir bütünüz; bütünün minik bir parçası bile eksilse; doğal olmayan olaylardan dolayı; düzende bir aksama meydana geleceğine inanıyorum; kaldı ki zamanla bu aksama da hepimize yansıyacaktır.


Her yardımı eğer yapabilecek durumdaysak, yapmak üzere duyarlı olmak ümidi ile;

Sevgi ve saygılarımla,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder