Biz henüz yeni keşfetmiş olsak da dünyada, özellikle
de Amerika’da pozitif düşünce ve kişisel gelişimin önemi uzun yıllar önce
keşfedilmişti. Peki, gerçekten pozitif düşüncenin yaşantımızdaki rolü nedir?
Şimdi de yeni moda insanları hasta falan değilsiniz, isterseniz iyileşirsiniz
diye olmayacak vaatlerle daha iyiyi hak ettiklerine inandırmak mı acaba? Bir
yandan tecavüze uğrayıp dayak yerken diğer yandan kelebekler uçuyor, kuşlar
ötüyor deyip pozitif düşünürsek ve yaşasın hamile kalmam, adam düşünceliymiş,
prezervatif taktı diye mutlu mu olmalıyız sizce? Binlerce haber, yayın organı,
bilim adamları, tıp birlikleri her dakika bizleri sihirli formüller vererek
kandırıyorlar mı? Pozitif yaşa, pozitif düşün diyenlerin çoğunlukta olduğu yeni
bir dünya ne kadar doğru sizce? Doğduğu günden beri yüzü gülmemiş, açlıktan
nefesi kokan, sürünen bir adama “pozitif düşünmedin ondan bu haldesin”
diyebilir misiniz? Hasta yatağında acıyla kıvranıp ölümünü bekleyen bir hastaya
“Hayat güzel, hiç acım yok. Yarın ayağa kalkıyorum, bu hastaneden çıkıyorum”
dedirtebilir misiniz acaba? Diyelim ki dedi, durumu değişir miydi sizce?
Bence
bunun cevabı kişiye göre değişir. Çünkü hepimizin yapısı birbirinden farklı.
Geçmişlerimiz farklı, kültürlerimiz farklı, karakterlerimiz farklı,
duygularımız farklı, anlayışlarımız farklı. Güçlü yanlarımız, zayıflıklarımız,
hoşlandıklarımız, ilgi duyduklarımız, nefret ettiklerimiz hep farklı. Böyle bir
gerçeklik varken evet şu kitabı okuyun şu listedekileri yapın size iyi gelecek
ve kendinizi iyi hissedersiniz demek ne kadar inandırıcı olur? Her tavsiye, her
doktor, her uzman, her ilaç, her formül, her elbise, her parfüm, her allık ve
ruj herkeste farklı durur. Bu yüzden şunu şunu yapın, bu size iyi gelir demek
ve bir güzel bunları alıp salak salak yapmak, sonra da ya bir şey olmadı ki,
gene kendimi berbat hissediyorum işte, saçma sapan şeyler bunlar ya, bende de
akıl yok zaten deyip bir köşeye çekilmekten, her önünüze gelene de bırak
bunları Allah aşkına bugüne kadar kim başarmış da şimdi sen yapacaksın da bir
işe yaracak demekten başka bir sonuç alınabilir mi acaba?
Bak gördün mü “pozitif düşünmedin yemeğin altı
yandı” ya da ”pozitif düşünmedin al işte bak kanser olmuşsun” ya da “sen otur
daha burada pozitif düşünce, kuantum derken adam seni aldatıyor kızım, bunlar
işe yarasaydı kocan yanında olurdu” ya da “Secret okuduk ne oldu, sanki bankada
milyar dolarlarımız mı var? Bırak ya ha Telli Baba’ya adak yapmışsın, ha
kuantuma bağlanmışsın aynı b..un soyu işte“... Bu zevzek cümleleri istediğiniz
kadar çoğaltabilirsiniz. İşin komiği, bunları söylerken kendinizden o kadar
eminsinizdir ki sanki yeryüzündeki tüm olasılıkları denemiş, her bir yayını
okumuş ve her bir söylenen tekniği öğrenip sonra da uygulamış, yıllarınızı buna
vermiş de bu sonuca varmış biri gibi etrafta dolanırsınız. Biliyorum çünkü bunu
ben de yaptım.
Aslında olaya mantıklı bakarsak; kişisel gelişim
hayaller âlemine dalmak, hayatın gerçekliğinden ve kendi gerçekliğinden kopmak
demek değildir. Zaten böyle olduğu zaman bu girişimler hüsranla sonuçlanıyor.
Mesela hiç çalışmayan, tembel bir insanın “Ben artık pozitif düşünüyorum ve
evrenin yasalarını da yaladım yuttum. Şimdi buraya not ediyorum, iki seneye
kadar bankada en az 5 milyon dolarım olacak ve o parayla neler yapacağımı da
unutmamak için not alıyorum” dediğini ve yan gelip yatarak her gün “ben çok
mutluyum, 5 milyon dolarım var, nasıl harcıyorum bir görseniz” dediğini
düşünsenize! Eninde sonunda bu kişi delirir, çünkü elde etmek için hiçbir
girişimde bulunmadan istediğini düşüne düşüne gerçeklikten uzaklaşır, hayal
dünyasında yaşamaya başlar. Sonra da gerçek dünyaya düştüğü an bunu kaldıramaz.
Bu yüzden kişisel gelişim dendiği zaman dikkatli
olmak gerekir. Bu herkese aynı şekilde anlatacağınız, öğreteceğiniz bir şey
değildir. Çünkü herkesin anlatılanları aynı şekilde anlayacağının da garantisi
yoktur zaten. Bir haber okuruz, anladığımız şekliyle birine naklederiz. Gün
sonunda bir bakarsınız ki size söylenen şey nerede, haberi anlatan spikerin
söylediği şey nerde! Yorumlamak ve algılamak, bir bakış açısı katmak bireysel
bir olaydır. Eninde sonunda duyduklarınızı ana hatları ile olayla
ilişkilendirebilseniz bile etrafınızda hâlâ aynı konu ile alakalı değişik
versiyonların dolaşmakta olduğunu görürsünüz. Kişisel gelişim, adından
anlaşılacağı gibi kişiye özeldir ama unutulmaması gereken en önemli faktör, bu
kişinin bir çevreye ait olduğu ve yaşadığı dünya ile de ilişkide olduğudur.
İçinde bulunduğumuz dünya ve çevreyi önemsemeden yeteneklerimizi ve yaşam
tarzımızı belirleyen faktörleri iyice anlamadan, sadece kardeşim bu kişisel
gelişim değil mi, tamam işte ben de sadece kendimi geliştiriyorum derseniz
bulunduğunuz yaşam ve çevre ile denge farkınız olur. Daha doğrusu bu dengeyi
bozmuş olursunuz. O yüzden bu işe kalkışıldığı zaman, unutmamanız gereken en
önemli şey kendinizi geliştirirken içinde bulunduğunuz dünyayı da geliştirmeniz
gerektiğidir. Gerek fiziksel, gerekse psikolojik problemleri olan insanları ve
herkesi aynı kabul etmek ve formül uygulaması şeklinde ticari bir yöntemle bu
olaya kalkışmak çok büyük bir hata olur. Bu yüzden kişisel gelişimin keyfini
almak isterseniz size yardım etmesini istediğiniz kişinin yaşam felsefesine
bakmanızda fayda var. Bu çok sorumluluk ve ciddi bilgi birikimi gerektiren bir
olaydır.
Bu gerçekten iyi bir şey, ya da bu gerçekten saçma
sapan bir şey diye bir haklılık savaşına girmektense bu bir yaşam tarzı diyerek
bir seçim yapmalı ve ona göre de bilgi depolamalısınız. Ben haklıyım sen
haksızsın ya da o da benim gibi düşünüyor diye didinip hangi taraf haklı ya da
hangisi doğru acaba diye uğraşacağımıza bence hangisine inanmayı seçsem demek
daha doğru olacak sanırım. ( Alıntı Bir İki Üç SIÇRA/Selcan Yıldırıcı)
Anlam karmaşası yaşamadan “berrak” kalın,
Sy
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder