29 Kasım 2011 Salı

Birinci sorumluluğum kendim olmaktır.


Biz henüz yeni keşfetmiş olsak da dünyada, özellikle de Amerika’da pozitif düşünce ve kişisel gelişimin önemi uzun yıllar önce keşfedilmişti. Peki, gerçekten pozitif düşüncenin yaşantımızdaki rolü nedir? Şimdi de yeni moda insanları hasta falan değilsiniz, isterseniz iyileşirsiniz diye olmayacak vaatlerle daha iyiyi hak ettiklerine inandırmak mı acaba? Bir yandan tecavüze uğrayıp dayak yerken diğer yandan kelebekler uçuyor, kuşlar ötüyor deyip pozitif düşünürsek ve yaşasın hamile kalmam, adam düşünceliymiş, prezervatif taktı diye mutlu mu olmalıyız sizce? Binlerce haber, yayın organı, bilim adamları, tıp birlikleri her dakika bizleri sihirli formüller vererek kandırıyorlar mı? Pozitif yaşa, pozitif düşün diyenlerin çoğunlukta olduğu yeni bir dünya ne kadar doğru sizce? Doğduğu günden beri yüzü gülmemiş, açlıktan nefesi kokan, sürünen bir adama “pozitif düşünmedin ondan bu haldesin” diyebilir misiniz? Hasta yatağında acıyla kıvranıp ölümünü bekleyen bir hastaya “Hayat güzel, hiç acım yok. Yarın ayağa kalkıyorum, bu hastaneden çıkıyorum” dedirtebilir misiniz acaba? Diyelim ki dedi, durumu değişir miydi sizce? 
Bence bunun cevabı kişiye göre değişir. Çünkü hepimizin yapısı birbirinden farklı. Geçmişlerimiz farklı, kültürlerimiz farklı, karakterlerimiz farklı, duygularımız farklı, anlayışlarımız farklı. Güçlü yanlarımız, zayıflıklarımız, hoşlandıklarımız, ilgi duyduklarımız, nefret ettiklerimiz hep farklı. Böyle bir gerçeklik varken evet şu kitabı okuyun şu listedekileri yapın size iyi gelecek ve kendinizi iyi hissedersiniz demek ne kadar inandırıcı olur? Her tavsiye, her doktor, her uzman, her ilaç, her formül, her elbise, her parfüm, her allık ve ruj herkeste farklı durur. Bu yüzden şunu şunu yapın, bu size iyi gelir demek ve bir güzel bunları alıp salak salak yapmak, sonra da ya bir şey olmadı ki, gene kendimi berbat hissediyorum işte, saçma sapan şeyler bunlar ya, bende de akıl yok zaten deyip bir köşeye çekilmekten, her önünüze gelene de bırak bunları Allah aşkına bugüne kadar kim başarmış da şimdi sen yapacaksın da bir işe yaracak demekten başka bir sonuç alınabilir mi acaba?
Bak gördün mü “pozitif düşünmedin yemeğin altı yandı” ya da ”pozitif düşünmedin al işte bak kanser olmuşsun” ya da “sen otur daha burada pozitif düşünce, kuantum derken adam seni aldatıyor kızım, bunlar işe yarasaydı kocan yanında olurdu” ya da “Secret okuduk ne oldu, sanki bankada milyar dolarlarımız mı var? Bırak ya ha Telli Baba’ya adak yapmışsın, ha kuantuma bağlanmışsın aynı b..un soyu işte“... Bu zevzek cümleleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. İşin komiği, bunları söylerken kendinizden o kadar eminsinizdir ki sanki yeryüzündeki tüm olasılıkları denemiş, her bir yayını okumuş ve her bir söylenen tekniği öğrenip sonra da uygulamış, yıllarınızı buna vermiş de bu sonuca varmış biri gibi etrafta dolanırsınız. Biliyorum çünkü bunu ben de yaptım.
Aslında olaya mantıklı bakarsak; kişisel gelişim hayaller âlemine dalmak, hayatın gerçekliğinden ve kendi gerçekliğinden kopmak demek değildir. Zaten böyle olduğu zaman bu girişimler hüsranla sonuçlanıyor. Mesela hiç çalışmayan, tembel bir insanın “Ben artık pozitif düşünüyorum ve evrenin yasalarını da yaladım yuttum. Şimdi buraya not ediyorum, iki seneye kadar bankada en az 5 milyon dolarım olacak ve o parayla neler yapacağımı da unutmamak için not alıyorum” dediğini ve yan gelip yatarak her gün “ben çok mutluyum, 5 milyon dolarım var, nasıl harcıyorum bir görseniz” dediğini düşünsenize! Eninde sonunda bu kişi delirir, çünkü elde etmek için hiçbir girişimde bulunmadan istediğini düşüne düşüne gerçeklikten uzaklaşır, hayal dünyasında yaşamaya başlar. Sonra da gerçek dünyaya düştüğü an bunu kaldıramaz.
Bu yüzden kişisel gelişim dendiği zaman dikkatli olmak gerekir. Bu herkese aynı şekilde anlatacağınız, öğreteceğiniz bir şey değildir. Çünkü herkesin anlatılanları aynı şekilde anlayacağının da garantisi yoktur zaten. Bir haber okuruz, anladığımız şekliyle birine naklederiz. Gün sonunda bir bakarsınız ki size söylenen şey nerede, haberi anlatan spikerin söylediği şey nerde! Yorumlamak ve algılamak, bir bakış açısı katmak bireysel bir olaydır. Eninde sonunda duyduklarınızı ana hatları ile olayla ilişkilendirebilseniz bile etrafınızda hâlâ aynı konu ile alakalı değişik versiyonların dolaşmakta olduğunu görürsünüz. Kişisel gelişim, adından anlaşılacağı gibi kişiye özeldir ama unutulmaması gereken en önemli faktör, bu kişinin bir çevreye ait olduğu ve yaşadığı dünya ile de ilişkide olduğudur. İçinde bulunduğumuz dünya ve çevreyi önemsemeden yeteneklerimizi ve yaşam tarzımızı belirleyen faktörleri iyice anlamadan, sadece kardeşim bu kişisel gelişim değil mi, tamam işte ben de sadece kendimi geliştiriyorum derseniz bulunduğunuz yaşam ve çevre ile denge farkınız olur. Daha doğrusu bu dengeyi bozmuş olursunuz. O yüzden bu işe kalkışıldığı zaman, unutmamanız gereken en önemli şey kendinizi geliştirirken içinde bulunduğunuz dünyayı da geliştirmeniz gerektiğidir. Gerek fiziksel, gerekse psikolojik problemleri olan insanları ve herkesi aynı kabul etmek ve formül uygulaması şeklinde ticari bir yöntemle bu olaya kalkışmak çok büyük bir hata olur. Bu yüzden kişisel gelişimin keyfini almak isterseniz size yardım etmesini istediğiniz kişinin yaşam felsefesine bakmanızda fayda var. Bu çok sorumluluk ve ciddi bilgi birikimi gerektiren bir olaydır.
Bu gerçekten iyi bir şey, ya da bu gerçekten saçma sapan bir şey diye bir haklılık savaşına girmektense bu bir yaşam tarzı diyerek bir seçim yapmalı ve ona göre de bilgi depolamalısınız. Ben haklıyım sen haksızsın ya da o da benim gibi düşünüyor diye didinip hangi taraf haklı ya da hangisi doğru acaba diye uğraşacağımıza bence hangisine inanmayı seçsem demek daha doğru olacak sanırım. ( Alıntı Bir İki Üç SIÇRA/Selcan Yıldırıcı)

Anlam karmaşası yaşamadan “berrak” kalın,
Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder