1 Mart 2012 Perşembe

Herkes işinden memnun mu?


Geçenlerde www.kariyer.net’de Çalışanların %79’u işlerinden memnun diye bir yazı yayınlandı. Kadın ve erkeklerin %50’sine yakın bir bölümü aldıkları eğitimle aynı doğrultuda çalıştıklarını dile getiriyorlardı. Bu araştırmaya katılanlar, bugünkü meslekleri yerine yeniden meslek seçme şansları olsa şu anki meslekleri dışında en fazla istedikleri mesleklerin başında doktorluk, eğitimcilik ve devlet memurluğunun geldiğini vurgulamışlardı. Bu araştırmaya göre işini sevmeyenlerin oranı %21. Bense bugüne kadar o kadar çok sadece “para kazanmak ve parası iyi olduğu için o işlerde çalışan ve işini sevmediği halde değiştiremeyen insan tanıdım ki; bu oran neredeyse %21’in üç katı diyebilirim.

Herkes yaşantısını sürdürebilmek için paraya ihtiyaç duyar ve bir şekilde bu geliri elde etmek içinde çalışmalıdır. Hayatımızın büyük bir bölümü parayla haşır neşir olarak geçer ve biz de kanıksayıp kazanmak üzere düşeriz yollara sabah ya da akşam. İşe göre, işverene göre çalışıp dururuz.

Her gün sabah kalkıp keyifle gidebilmek büyük bir lükstür global dünyamızda. Dinamik uyanıp, elini yüzünü yıkamak, güzelce giyinmek ve süslenmek, yüzümüzde gülücükler yola düşmek ve nihayetinde işimize varmak. Işıldayarak çalışmak, cıvıldayarak sorular yöneltmek cevaplar vermek, gülümsemek, ortamına göre kahkahalar atabilmek. Yapılan iş neticesinde övgüler almak, takdir edilmek. Finali de hak ettiği maaşla noktalamak. Hiçbir eksiği, borcu olmadan layıkıyla yaşamaktır amacımız öyle değil mi? Kaçımız bu şekilde bir yaşam sürebilmekte acaba?

İşinde mutlu olan birey evine varınca da huzur bulacaktır. Her şey tamamsa ne problem yaşanabilir ki? İhtiyaçlar giderildiği takdirde insan başka neye aç olabilir? Maddi açıdan doygunluğa ermiş biri manevi açıdan da dolgunlaşmıştır diyebilir miyiz? O zaman eşine şiddet uygulamayan, eşini öldürmeyen, başka canlılara zarar vermeyen bir toplumun içinde yaşam sürmek kolaylaşabilir mi? Olabilir mi böyle bir dünya? Bugün süregelen şiddetin tek suçlusu parasızlık mı sizce? İşinde mutlu olmamak ta bir unsur mu bu şiddet patlamasına? Herkesin okuduğu okul ve aldığı eğitim aynı güzellikte olursa, herkesin yaşam şartları eşit olursa; kıskançlık, kin, nefret ve öfke yok olabilir mi? Farklı yaşamlar, farklı insanlar, farklı günler, farklı anlar bir gün aynı olanaklara sahip olup BİRleşebilirler mi?

Bu sorulara verilecek en güzel yanıtın bütünlüğü düşünebilmek olduğunu varsayıyorum. Bütünlük bizler için ne anlam ifade etmeli? Her kişinin rolü nedir acaba? Ne gibi etkileri vardır bütünlük üzerinde? Bu soruların cevaplarına yoğunlaşırsak akıp gitmekte olan hayatın dinamiğine çomak sokabiliriz galiba.  Benim için bütünlük sonuna kadar iyi düşünebilmektir ve teslimiyettir. Sizleri bilemem…

Suların buharlaşmasından oluşan minik damlalar bir araya gelip bulutları oluşturmaz mı? Su kadar olamayacak mıyız biz?

Buharlaşmayı deneyimleyerek kalın,

Sy

2 yorum :

  1. Düşünceleri ve duyguları biz oluşturabiliyorsak ,kendimizle beraber tümü düşünmeye ve hissetmeye başlarsak buharlaşarak kaynaşmamız belki mümkündür..Bu güzel bakış açısı için teşekkürler size ...

    YanıtlaSil