2010 yılından beri
kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Süreç 2010 da start aldı ve bugünlere
kadar geldim. Nerelere gideceğim onu da yaşayarak, deneyimleyerek öğreniyorum;
gün be gün; an be an…
Lisedeyken sayısal
derslerimin parlak olduğunu hatırlamıyorum. Ancak doğal bir soru sorma
yeteneğim var; merak desem merak değil; garip bir öğrenme isteğiydi benim ki.
Konu ne olursa olsun soru sormayı severdim. Alacağım notun bir önemi yoktu lise
yıllarımda. Bugün okulda olsam hala not kaygısı taşımazdım. Amma velakin o soru
sorma ve öğrenme isteğim hiç bitmedi. Hele ki konu bilmediğim sularda
yüzmekteyse daha da aç oluyorum, doymuyorum bir türlü. Bugün de hala öyleyim ve
bu halimden çok memnunum. Bilmediğime
balıklama dalıp öğrenmekten oldukça keyif alıyorum…
Öğrenme hızının yaşla
alakalı olduğunu söylerler. Bir bakıma doğrudur. Çocukluk yaşımda aldığım
yabancı dil eğitimlerim ile yeni öğrenmeye çalıştıklarımın arasındaki hız,
kayda değer bir şekilde farklı tabii. Ancak bu beni durdurmak ya da vazgeçirmek
yerine farklı akılda tutma tekniklerine yöneltiyor. Şarkı sözü dinliyorum,
ilgimi çekecek filmleri yeni öğrendiğim yabancı dilde izlemeye gayret ediyorum.
Engellerimi kaldırıyorum, yolumu açıyorum. Kuantum Fiziğine merak sardığımda da
aynı uygulamaları yaptım yani anlayabileceğim düzeydeki açıklamaları bulup
takip ettim.
İlk kitabımda yeni yeni
kuantum fiziğine dalışlar yapmıştım. Bu konu ilgimi çektiği için de araştırmaya
ve okumaya bugün de devam ediyorum. Geçen gün bir yerde rastladım; “Kuantum”
miktar veya nicelik anlamına gelen latince bir kelimeymiş. 1900’lü yıllardan
beri de enerji ve madde gibi küçük fiziksel birimler için de kullanılıyormuş. 2010 yılında ölesiye sıkıldığım bir dönemde
karşıma çıkan kuantum fiziğinin hayatımdaki değişiklikleri yadsınamaz. Bana
Kuantum’un ilginç gelme sebebi ise benim gibi sıradan bir insanın bile ona ilgi
duyabilmesi. Gerçekten de bilim dünyasını bugüne kadar böylesine yakından takip
ettiğimi hatırlamıyorum.
Hayatımdaki değişimleri
ara ara paylaşıyorum sizlerle. Bu değişimlerden aklımda yer eden ve hiç
çıkmayanlarından biri “Kuantum Fiziği” bir diğeri de ”Olana kadar öyleymiş gibi
davransam ne olur?” cümlesidir. Bu iki şey beni var olma meşguliyetinden
sıyırıp aldı ve hayatımdaki her şey benim bir parçam haline geldi. Olana kadar
öyleymiş gibi davranarak gerçekliğimi yaratmaya gayret ediyorum ve belli bir
frekansta kalabiliyorum. Bilincim
seçiyor, özgür iradem pişiriyor ve ben deneyimliyorum.
Kendi gerçekliğimi ve
yaşantımı inşa ediyorum; öğreniyorum ve seçiyorum. Kendimi keşfediyorum ve
kendimle bir şeyler yapıyorum. Bilmediğimi bilir hale gelmeye çaba sarf
etmekteyim. Nasıl ve neler yaratıp, üretebileceğimin peşine düştüm bu günlerde.
Evrenden ve hayattan alabileceklerimi alıp, verebileceklerimi vermekteyim. Şu
an, içinde bulunduğum an ’da seçebilmeyi seçiyorum. Sezgilerimi takip ediyorum,
her şeyin yararına olacak bakış açısı ve algı sistemimi oluşturuyorum. “Olana
kadar öyleymiş gibi davransam ne olur?”diye soruyorum kendime. Ve cevaplıyorum:
“ Bırakıyorum, olsun.”
Sevgiyle kalın,
Sy
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder