14 Şubat 2012 Salı

Sevgililer gününü kutlarken…


Sevgi sadece anlayış ve farkındalıkla mümkündür der Osho. Böylece iki ruh birleşir ve bir olurlar öyle değil mi?

Bence sevgi var olduğunda şefkat vardır, paylaşmak vardır. Sevgi oluşmaya başladığında saygı da olgunlaşmaya başlar. Hırs, öfke, bencillikten git gide uzaklaşırsın ve enerjin en üst seviyelere çıkar. Sevdiğin zaman çiçek gibi açarsın ve etrafına mutluluk yaymaya başlarsın. Tüm evrende “yin” ve” yang” var olmuştur ve peşi sıra da kadınla erkek. Dolayısı ile aşk karşı konulmaz bir gerçektir ve sevgi aşkın olgunlaşması demektir. Kalıcı ve koşulsuz sevgi oluştuğunda ise ömür boyu sürecek birliktelikler doğar ve mutluluk tüm evreni kaplar sımsıcak, gök kuşağı gibi.

Karnında kelebeklerin uçuşması güzeldir. Dans edip şarkı söylemek gelir içinden. Telefonda takılı kalır gözün. Neyle meşgul olursan ol; çaldığı an elin hafif bir titreme ile uzanır o telefona. İçinden bir sevinç dalgası yükselir boğazına doğru ve cıvıldarsın:” Alo.” Arayan hayatının aşkıdır. Hiçbir şeyin önemi kalmaz o an. Ne hayat şartlarının, ne o an içinde bulunduğun sıkıntıların. Her şey bulanıklaşır. Beliren tek şey o sesin sahibine ait olan yüz ’dür. Kalbinde çizili olan yüz. Senin için en güzel olan yüz. Senin için öpülesi, sevilesi yüz. Hep birlikte olmak, hiç ayrılmak istemediğin o yüz.

Onunla ilgilisindir artık, aşkınla. Onun hangi yönlerini sevip hangi yönlerini değiştirmek istediğini düşünmeye başlarsın. Evlenince nasıl birlikteliğiniz olacağını hayal edersin. Evin, eşyaların tüm detayların hazırdır zihninde. Ancak bazı ufak tefek pürüzler vardır. Onlar da hallolmayacak gibi değildir aslında. Bu yüzden şimdilik susarsın ve nasıl olsa değiştiririm evlendikten sonra dersin kendi kendine. Kaldığın yerden hayaline devam edersin ve hayalini gerçekleştirmek üzere adımlarını atmaya başlarsın.

Hâlbuki sevgi her zaman diğerini olduğu gibi kabul etmek ve kendisi olmasına müsaade etmek demektir. Onun sen olmasını isteyemezsin. Senden bir kopya yaratamazsın. Onun kendine göre düşünce ve davranışları vardır. Onlardan vaz geçmesini istemek onu değiştirmek değil olmadığı bir şeye dönüştürmek demektir. Dayatmacı bir tutumla sevgini büyütemezsin, yaralarsın. Arkadaşlarını beğenmeyebilirsin, çorba içişinden hoşlanmayabilirsin, çok konuşması veya bağırarak konuşması seni rahatsız edebilir, seninle bazı konularda fikir ayrılığına düşebilir. Ancak bunlar onu oluşturan yapı taşlarıdır. Sen bu yapıyı değiştirmeye kalktığın an, ana binada çatlaklar oluşabilir ve kolonlar yeni inşaatı taşıyamayabilir. Böylece farkına varmadan onu mahvetmeye başlarsın.

Olduğu gibi sev; hatalarıyla. Onlar sana göre hata; ona göre normal, olması gerekenler. Onunla kendini paylaş, sevgini paylaş ancak bırak o kendisi olmaya devam etsin. Zaman içinde uyum kendiliğinden gelecektir. Hem unutma onun da sende beğenmedikleri vardır, değiştirme çabası içinde olacağı tutum ve davranışların vardır. Tek taraflı değil; bir de diğer taraftan izleyici olarak katıl bu olaya. O zaman herkesin birey olarak var olma hakkı olduğunu daha iyi anlarsın. Evlilik, birliktelik adına her ne derseniz deyin; bir diğerinin dönüşmesi ve yok olması demek değildir; birlikte var olabilmek demektir. Bu da ancak koşulsuz sevgiyle gerçekleşebilir. Olduğu gibi kabul etmek, hesapsız bir ilişki içinde olmak güzeldir.

Bence eğer kendini seversen, sevginin ne demek olduğunu çok daha iyi anlayabileceğin için, önce kendini sev. Kendini sevmezsen bir başkasına sevgi sunmanın nasıl bir şey olacağını nereden bileceksin ki? Kendini sev ve böylece sunacağın sevgi koşulsuz sevgi olsun.

İlişkinizde; dedektif, baba, anne, yargıç, uzman doktor, bilirkişi olmayın sadece sevgili olun, hep aşkta kalın. Mükemmel olmaya çalışmayın, karşınızdakini de mükemmel olmaya zorlamayın. Sadece sevgi verin ve sevgi alın. Bu alışverişte ödeyeceğiniz tutarda bellidir. Alacağınız faturada sadece bir tek şey göreceksiniz ödemekle yükümlü olduğunuz: “mutluluk”

Sevgililer gününüz kutlu olsun ve her gününüz sevgiyle dolsun,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder