Temizliği çok severim.
Hatta bir zamanlar “ rahatsızlık” boyutunda titizdim. Ne yapalım yani “temizlik
imandan gelir” demişlerdi bana bir aralar. Ben de suyunu çıkardım işte ondan
sonra. Her şeyin dibine varmak gerekiyor ya tekrar yukarı çıkabilmek için. Ben
de vardım dibe şöyle dokunduruverdim ayaklarımı hafifçe; sonra yavaş yavaş
yukarı çıkmaya başladım…
Çalıştığım dönemlerde
her şeyim kusursuzdu. Evimin temizliği, yemek çeşitlerim, sofra düzenim, eşime
ve oğluma olan davranış ve tutumlarım, saçım, manikürlü tırnaklarım, ağdalı
bacaklarım. Her şeyi mükemmel yaptığım gibi mükemmel bir zamanlamaya da
sahiptim. İş ve ev arasında zamanı o kadar güzel ve yerinde değerlendirirdim ki
her şeyi kusursuz ve tertemiz yapmak için zamanım yeterdi. Zaten başka türlü iç
huzurum olmazdı ki! Tüm sorumluluklarımı zamanında yerine getirmek benim en
birinci vazifemdi.
İşte olduğum günlerde,
öğle tatilimde kendi bakım ve kişisel ihtiyaçlarımı, alışverişimi yapardım.
İşten çıktığım akşam saatlerinde ve tatil günlerimde ise eve ait olan
ihtiyaçlarımı alırdım. Stoklardım. Elimi attığımda çalışan bir bayan olarak
aradığımı her zaman gani gani bulabilmem en önemli noktalardan biriydi. Örneğin
birkaç günlük yemek pişirip, böler ve derin dondurucuya atardım. Ani gelen
misafirlerime çalışan kadın olmama rağmen mükemmel bir ziyafet çekmek çok önemliydi
benim için. Çocuğum yemese dahi çocuklu bir evde bulunması gereken her ne var
ise benim dolabımda mutlaka vardı. Benim ki yemezse, gelenlerin çocukları
yerdi. Hem diğer anneler sorduklarında, istenileni sunabilmek iyi bir anne
olduğumun da göstergesiydi aynı zamanda. Hem çalışan bir kadındım hem de
anneydim. Evimin düzeni de çok önemliydi. İmkânlarımı zorlamam gerekse de
maddi, manevi bir evin olmazsa olmazları vardı. Bir düzen vardı herkesin
kabullendiği. İşte ben de o düzeni başarıyla yürürlüğe koymuştum. Zamanı çok
iyi kullanırdım doğrusu…
Ancak her şeyin
kusursuz ve mükemmel bir zamanlama ile başarıyla yapılması dahi ben de var olan
bir eksikliği gideremiyordu. Bir şey eksikti; her şey var sanıyordum,
yaptıklarım her şey için yeterli sanıyordum. Ne lazım olabilirdi ki başka? Her
şeyi alıp stoklamıştım zaten başka bir şey gerekse bile artık 24 saati öyle bir
tüketiyordum ki, vaktim yoktu…
Anladım neyin lazım
olduğunu geçtiğimiz son birkaç senede… Saçımı, tırnağımı yaptırmış olmam,
evimin stoklarla dolup taşması, etrafıma yetiyor olmam; beni yüzeysel olarak
mükemmelleştiriyordu. Ben ruhumu
doyurmuyor, onu aç bırakıyordum. Her şeye vakit buluyor, ona vakit
ayırmıyordum. Eksiktim ben… Kendime vakit ayırmıyor, kendimi beslemiyor,
üretmiyor ve yaratmıyordum ki… Mevcut olanı tüketiyordum sadece.
Sorumluluklarımı yerine
getirmek için çaba sarf ediyordum. Ya kendi sorumluluğum? Herkese, her şeye
sevgi, saygı, itina ile yaklaşıyordum. Ya kendime? Evin tozunu alırken,
duygularımdaki tozu hiç mi görmüyordum acaba? Camları silerken, sofraya temiz
örtüler yayarken, ütüyle çamaşırların kırışıklıklarını açarken hiç mi
hayatımdaki pürüzleri, iç dünyamda olan biteni görmüyordum? Neden onlara bir el
atmıyordum? Neden iç dünyamı düzene sokup, tozlarını alıp, yapışmış kirlerini
kazıyıp çıkartmıyordum? Neden evim mis kokarken duygularım pis kokuyordu benim?
Neden etrafıma gösterdiğim saygıyı kendime göstermiyordum? Neden yaymaya
çalıştığım sevgiyi önce kendime duyumsayamıyordum? Demek ki bu duygu ve
davranışlarım otomatik olarak gerçekleşiyordu. Kalıplaşmış bir yaşam
sürmekteydim, çabasız ve monoton… Ne kadar kötü kokuyordum, oysa daha yeni
yıkanmıştım…
Kendimi temizledim,
hala da temizliyorum. Artık camı açtığımda dışarısı nasıl mis gibi çiçek kokularıyla
doluysa; içim de öyle kokuyor. Dolaplarım nasıl düzenliyse, geçmişim de
düzenli, derli toplu artık. Bir annenin yavrusunu severken hissettiği şefkat
duygusunu kendime de hissedebiliyorum, kendimi seviyorum hem de çok şefkatle
seviyorum. Ayrıca saygı duyuyorum kendime, yaşantıma, duygu ve düşüncelerime.
Etrafıma verdiğim sevgi ve saygıyı önce kendimde hissediyorum, içime alıyorum
bu duyguları, kendimle harmanlıyorum sonra dışarıya sunuyorum artık.
Evim, dolaplarım,
perdelerim daha da temiz sanki artık. Her yer mis kokuyor ve düzenli. Hem de
bol bol zaman kalıyor her şeyi yapmak için. Daha çok yapılacak şey var çünkü duygularımın
dilini biliyorum, anlıyorum, çözdüm. Ruhumun ihtiyaçlarını yazdım vakit
buldukça alıyorum, tamamlıyorum. Eksikleri gideriyorum hem de stoklamaya
ihtiyaç duymadan.
Mis gibi kokun ve
sevgiyle kalın,
Sy
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder