23 Mart 2012 Cuma

Kendime check-up yaptım!


Kendimi kontrolden geçirmeye karar verdim bu sabah. Uyandığım dakika itibarı ile baktım kendime, inceledim. Çıkan sonuçtan memnun oldum. Ben artık kontrol mekanizmasını elden çıkarmışım. İkinci el satışlarda sürmüşüm piyasaya. Olmuyor çünkü olmuyor, hem yaşamak hem her şeyi kontrol etmeye çalışmak olmuyor. Anladım artık.

Hayatın içinde debelenirken kontrolcü bir tutumda bulunmak beni zorluyor. Bu yüzden kabullenip ne çıkacaksa bahtıma diyerek hem kendime hem seçimlerime güvenme kararımı aldığımdan beri rahatım. Kontrol etmeye çalıştıkça mevcut sorunları büyüttüğüm gibi önümde beliren farklı çözümleri, farklı yolları, farklı sürprizleri gözden kaçırıyorum. Alternatif bir dünya ararken aslında o dünyanın gözümün önünde dönüp durduğunu ıskalıyorum.

Bahar alerjilerim başladı, sesim yaklaşık bir haftadır cinsiyetsiz; burnum kedi gibi hep ıslak; gözlerim ağlak ağlak bakıyor. Yıllardır bunun önüne geçebilmek için içtiğim ilaçların, araştırdığım tedavilerin haddi hesabı yok. Tam iki yıl oldu alerjimle kanka olalı. Kabullendim artık ıslak burnumu, ağlak suratımı ve garip sesimi.  İki senedir daha rahatım aslına bakarsanız. Sesimin garipliğini duymuyorum, gözlerim şirin bakıyorlar, burnum ıslaksa sağlıklıyım demek ki diyorum- hayvanlar için geçerli gerçi ama olsun-; alerjilerimin gelip geçici olduğu mantrasını zihnime yerleştiriyorum. Kendimden hoşnut olmak benim için son zamanlarda ilk sıralarda yer alıyor. Yaşamda elimden geleni yaparak kendimi akışa bırakmayı seçtim. Alerjiye bağlı sıkıntılarım gittikçe hafifledi. Bunda Reiki’nin de çok faydasını gördüm unutmadan ilave edeyim.

“Ben alerjik bünyeliyim” açıklamasını kaldırdım ortadan. Bu cümle; beni alerjiyle bütünleştiren ve alerjik olduğumu her zaman kabullenen bir cümle olarak zihnimi tırmalamaya başladı. Böyle olunca değişmeden, hep bu kavramla yaşamak zorunda kalıyordum. Değiştirdim bu cümleyi: “ Bahar aylarında bazı şeyler beni kısa süreliğine rahatsız ediyorlar ancak kalıcı değiller, zamanla hiç kalmıyorlar” diyorum. Gerçek olan alerjik olduğumsa eğer bu gerçek bana ve benim süreme uymak zorunda; ben ona uymak zorunda değilim. Alerjimi kontrol etmiyorum, alerjik olduğumu kabul ediyorum ve alerjimi oluruna bırakıyorum. Müdahale etmiyorum. Çünkü onu kontrol etmeye ve kendimi korumaya çalıştıkça gündelik yaşamda beni kısıtlamaya başlıyor. Korkmaya başlıyorum, tıkanır mıyım sorusu beynimin içinde dans ettikçe sokağa çıkamaz hale geliyorum.

Bu sadece alerjiyle de alakalı değil. Düşünsenize hep bir şeyleri kontrol etme sevdasında değil miyiz? Bahar gelince karıncalar ortaya çıkar aman eve girmesinler kurtulmak zordur; kilomuzu kontrol edelim mayo mevsimi geliyor; bahar yorgunluğu yaşamayalım bolca vitamin takviyesi alalım; okullar tatil olacak şimdiden tatil rezervasyonlarımızı yapalım; daha sık yıkanacakları için saçlarını kısalttıralım da çocuk her dakika üşütmesin… Bu cümleleri çoğalttıkça hayatımızda her dakika her şeyi kontrol etmeye ne kadar meraklı olduğumuzu görebiliriz. Kontrol sevdası çabucak endişeye dönüşür.

Hayatımızda endişe yer almaya başladığı zaman, içinde bulunduğumuz yaşama ve kendimize koşulsuz evet deme halimiz zaman içinde tepe taklak olmaya başlar. Gittikçe endişe ve şüphe ile yaklaşmaya başlarız olan bitene, kendimize. Ve bunun sonucunda “ anı yaşamayı” kaçırırız. Tek işimiz vardır bundan sonra; kontrol memuru olmak.

Hayatta olup bitenle ve kendimle uğraşıp didinmekten, ne olup bittiğini kontrol etmekten vazgeçtim. Bana neler olacağını yalnızca merak ediyorum, hafiften…

Sevgiyle kalın,

Sy

2 yorum :

  1. Zihnimizin dışındakileri bilmemek değil ,içindekileri fark edebilmenin bizi kontrol etme dürtüsünden uzaklaştırabileceğini anlatan nefis bir yazı ellerine sağlık sevgili Selcan..
    Sevgiler
    Sulhan

    YanıtlaSil
  2. iç yıkama, dış yıkama; her yer aynı olmalı:))

    YanıtlaSil