Her şey üst üste gelir. Bir şey ters gitmeye başladı mı, genel de her şey tepetaklak olmaya başlar. İşler yolunda gitmez, maddi durumlar terse döner. Hesapta olmayan borçlar veya aksilikler ardı arkasına yağmur gibi gelir. Ne olduğunu anlayamadan başka bir sorun dikilir karşımıza. Hastalıklar baş gösterir. Boğulmaya başlarız. Etrafımızda güvenip te dert anlatacak veya yardımı istenebilecek az insan olduğunun farkına varırız ki bu da duruma son noktayı koyar. Yıkım başlar.
Peki, ne yapmak
gerekir? “İyi hissetmek” gerekir her şeyden önce. O kadar sıkıntı ve üzüntünün
arasında iyi hissetmek mümkün olabilir mi? Olabilir. Kendine yardım etmek
isteyen her insan önce iyi hissetmeyi becerebilmelidir diye düşünüyorum. Nasıl bir şeydir iyi hissetmek? Bu herkese
göre değişken bir kavram olabilir. Kimi iş yaparken, kimi yürürken, kimi
duvarları boyarken, kimi çiçekleri düzenlerken kendini iyi hisseder. Tamam, peki; kendini bıkkın, kızgın, mahvolmuş ve bitmiş
hisseden birisi nasıl iyi hissedecek ki? Yaşamayı seçerek ve durumlar ne kadar
kötü olursa olsun düzeleceğine dair bir inancı seçerek; düşüncelerini seçerek…
Ödenmesi gereken
borçlar var ve neredeyse meteliğe kurşun atarken bile; şimdiye kadar nasıl
dayandığınızı, daha önceki durumlardan nasıl çıktığınızı düşünün. Hep halloldu
değil mi? Bir şekilde çözüldü. Gene çözülecektir. Yeter ki çözülmesini isteyin.
Başkalarının ne diyeceğinin önemi var mı? Sizin başarısız olduğunuzu
düşüneceklerse bırakın düşünsünler. Önemli olan siz kendi hakkınızda ne
düşünüyorsunuz?
Dağılmış
hissediyorsunuz. İpin ucu o kadar kaçmış ki, nereden başlayacağınızı bile
bilmiyorsunuz. Yapacak bir şey kalmamış gibi gözüküyor. Yetersizlik algınızı
bir kenara bırakın. Küçük adımlar planlayın. Bu planları yaparken her birinin
başına, “ Ya tutmazsa, ya işe yaramazsa” diye eklemeler yapmayın. Olumlu plan
yapın, kendinizi baltalamak için değil.
Bütün her şeyin
omuzlarınızda olduğunu ve sizi ezmeye başladığını hissedebilirsiniz. Baskı
altında olduğunuzu ve daha önceki sorunlarda yaptığınız fedakârlıkları
düşünerek işi içinden çıkılmaz hale getirmek size kalmış. Ancak böyle düşünmek
size bir fayda sağlamaz. Kaçmak için bahaneler arıyorsanız bunu daha açık bir
dille ortaya koyabilirsiniz öyle değil mi?
"Ne yapmak istiyorum" diye sorun kendinize ve
dürüstçe cevap verin. Seçme özgürlüğünüz olduğunu unutmayın. Korkularınızla
yüzleşin. Sizi engeller ve zorluklar karşısında yıkan ve hayata küstüren
sebeplerin altında korkularınız olabilir. Keşfedin onları. Başarısızlık korkusu,
parasız kalma korkusu, mükemmel olamama korkusu gibi. Bulun korkularınızı
gerçek nedenlerinizi ve yüzleşin.
Her şeyi siyah ya da
beyaz olarak görmekten vaz geçin. Var olan sorunu hep varmış gibi düşünmeyin.
Güzel olan şeylerin altında olumsuz olabilecek şeyler aramaktan vaz geçin.
Yaptığınız işten bir sonuç bile almadan daha önceki işlerinizle kıyaslayıp “Ya
olmazsa bu da başarısız olursa !”demeyin. Kendinizi ve başarılarınızı
küçümsemeyin, kendinize değer verin. Üzgün olduğunuz anlarda aldığınız kararlar
gerçeği yansıtmaz, o kararlarınızı gözden geçirin. Kendinize etiket
yapıştırmaktan ve önyargılarınızdan vaz geçin. Yaşadığınız hiçbir şeyi kişisel
almayın, bunlar sadece size özel değil inanın.
Herkesin sizi nasıl bildiği,
nasıl gördüğü, ne düşündüğü, ne söylediği önemli değil. Siz kendinizi nasıl
biliyorsunuz? Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz? Siz kendiniz hakkınızda ne
düşünüyorsunuz? Siz kendinize ne söylüyorsunuz? Asıl önemli olan bu…
Sevgiyle kalın,
Sy
Anlar...Her şey bir anda olmuyormu.Bir anda dibe vurdum diye hayıflanırken ,bir anda yaptığın bir şey seni farklı bir yerde,yüzeye çıkarabiliyor.Bir çok şey baktığımızda ters gidiyor gibi görünsede aslında bizim hayrımıza olacak başka bir yöne gidiyordur.Ama ya biz yorgunuzdur yada elalemin söylediklerinden bezmişizdir ki silkinemeyiz öyle kolay kolay.Sizinde dediğiniz gibi kendimizi eleştirmekten ,yargılamaktan kurtulup hayata kaldığımız yerden devam etmeliyiz..Ne derler sular bulanmadan durulmazmış.. Sevgiler
YanıtlaSilSulhan
sular bulanmadan durulmazmış:)) sevdim bu cümleyi:)))
YanıtlaSil