30 Ocak 2012 Pazartesi

Özgür nesiller yetiştirmeliyiz.


Çocuklarımızı büyütürken onları korumak, kollamak, karınlarını doyurmak, sıcak bir yuva vermek, sevgi vermek görevlerimiz arasında yer alır. Bana kalırsa en önemli görevimiz özgürce düşünen ve hareket eden, ayakta durabilen çocuklar yetiştirmek olmalıdır. Böyle çocuklar etraflarındaki insanlara ışık ve umut saçarlar; onları zorlamak ve yanlışa sürüklemek kolay değildir. O zaman çocuğu doğur, besle ve büyüt modeli yetersiz kalmaktadır. Ruhunu ve aklını da beslemeli ve büyütmeliyiz.

Değişime ve yeniliğe açık, ne istediğini bilen, yeri geldiğinde eğilen ama ödün vermeden kırılmadan eğilmesini bilen, merhametli, sevgi dolu ve üretken bir nesil yetiştirebilirsek şu an içinde yaşadığımız dünyanın sorunlarının çözülmesine katkı sağlayabiliriz. Eğer bu dünyaya niye geldim ki diye kendinizi bıkkınlıkla sorguluyorsanız; bu çözüm size uygun olabilir. Niye mi? Çünkü siz değişirseniz dünya da değişecektir de ondan…

Eğitim sistemimizde yukarıda saydığım özelliklerin birçoğu uygulanamamaktadır. Sistemdeki aksaklıklar yüzünden pırıl pırıl zihinlerle teslim ettiğimiz çocuklarımız zaman içinde okumaktan nefret eder hale gelmektedir. Hayatları hep bir sınav ve not sistemi üzerinden değerlendirilmekte, üreticilik ve yaratıcılık yetenekleri köreltilmektedir. İşte bu yüzden bize aile içinde daha fazla görev düşer. Hastalık ve yarattığı ağrılar büyük ama tedavisi gözümüzde büyümemelidir. Biz tedaviye evde başlayalım gerisi gelecektir inanın.

Kolaya kaçmayalım ve çocuğumuza doğru bilgi aktaralım yaşına uygun şekilde. Başımızdan savmayalım vakit ayıralım onlara. Evet, hayat koşturmacası içinde biraz zor gibi gelse de; daha verici ve daha anlayışlı olduğumuz; daha doğrusu onları kale aldığımız zaman; kendilerini önemli hissedeceklerdir. Nasıl ki bir işi, bir evliliği yürütmek için veya başarılı ve mutlu olabilmek için çaba gerekiyorsa ve kolaya kaçmak çözüm değilse; çocuğumuzu cevaplarken de kolaya kaçmayalım ve başımızdan savmayalım.

Çocuğa özgürlük verelim ancak onun özgürlüğünün başkalarının özgürlüğünü kısıtlamaması gerektiğini de öğretelim, vurgulayalım. Aksi takdirde başına buyruk, sadece kendi özgürlüğünde sınır tanımayan duyarsız bir tipe dönüşebilmesi kolaydır. Her şeyi düşünmek onun özgürlüğü olabilir, ancak nereye kadar gidebileceğini bilmesi gerektiğini de aktarmamız gerekir. Yoksa ileride ağzına geleni söyleyen, hakaret eden ve yeri gelince şiddete başvurabilen birine dönüşebilir. Değer yargılarını oluşturabilirsek, ahlaki değer kavramlarını doğru aktarabilirsek ve eleştiri ile empati düzeylerini yukarıya çekebilirsek, o zaman tadından yenmez diye düşünüyorum.

Neye rıza gösterip neye tepki vereceğinin sınırlarını belirlemesi için tohumları aile içindeyken atarsak ileride mutsuz olması durumunu engelleyebilecek gücü de vermiş oluruz. Düşünceleri bulanık ve iki arada bir derede kalmaz. Başkalarının ne yaptığıyla değil kendisinin ne yaptığıyla alakalı birisi olur. Her şeye nefretle bakmayı bir kenara bırakır. Başkalarının düşüncelerinin ipleri onu sarıp sarmalamaz ve elden ele gezen patlamaya hazır bir fişek olmaz. Yapıcı olur, çözüm odaklı olur, barışçıl bir bakış açısına sahip olur. Maddelere bağımlı olmaz, mutluluğunu inşa ederken başkalarının mutsuzluğuna ya da para denen illete sarılan biri olmaz. Mutlu olmak için, hayatına mana katmak için çeşitli anlamlarda gezinmez; kendine ait bir yolu olur. Günümüzde manayı kaybetmek kolay; delirmiş bir dünyanın üzerinde son sürat koşarken. Olaylara bağımlı, başkalarının manipülasyonuyla yol almak nereye kadar? Bizler böylesi bir bağımlıya dönüşmüşlükten çıkabilirsek  eğer çocuklarımızı da oradan çekip almamız kolaylaşır.

Ne olursa olsun kendinize sorun;  “Yaşamım nasıl ve bu yaşamın hangi kısmını çocuklarıma devretmek istiyorum?” Oyuna dahil olduysanız bile çıkma özgürlüğünüz olduğunu unutmayın. Kendi oyununuzu oynayın. Çocuklarınıza örnek olun, yol gösterin ancak o yola sokmaya çalışmayın. Bırakın onlar da kendi yollarını bulsunlar. Siz sadece bir co-pilot vazifesi görün onların yaşamlarında. Neticede direksiyon hâkimiyeti onlarda olsun. Çocuklarınıza farklı olmalarını öğütleyin çözüme gitmek buradan geçiyor sanki…

Önce kendi hayatınızı ve hayatınızın anlamını kavrayın, sonra izleyin çocuklarınızı keyifle ve mutlulukla; güzeldir göreceksiniz…

Sevgiyle kalın,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder