13 Ocak 2012 Cuma

Yoga duruşu mu hayata bakış açım mı?



Tüm yoga duruşlarında iki temel şey var diyor hocalarım; yön duygusu ve ağırlık merkezi. Bir duruşu yaparken bedenden gelen her sinyali okumanız gerekir diye de ekliyorlar. Acı var mı? Bu yanım güçsüz mü? Acıyı neden bacağımda değil de kalçama doğru hissediyorum? Sanki kolumda bir baskı mı var? Oysa az önce yoktu… Çözümleme yapmalısınız; beden çözümlemesi. Sonra da deneye deneye geçmelisiniz o poza,  yavaş yavaş hissederek. İçine girdikçe o duruşun bedeninizi daha iyi hissedeceksiniz.  Pozun içinde tek düşünceniz duruşa girip çıkarken bedene yoğunlaşmak olmalı. İçinize dönmeli ve bedene kulak vermelisiniz. İşte o zaman anlıyorsunuz yoga yaparken acı hissedilmez…

İlk başladığım senelerde için için gülerdim; “Ellerini kökle, nefesi kalbe doğru al, şimdi poza yerleş, zaman tanı kendine, hazır hissettiğinde…”  derken hocalarım. Konsantre olmak bir yana bedenimle savaş halindeydim dolayısı ile nefesi de evde bırakıp gelmiştim salona. Ne kadar çok şey istiyorlar Tanrım, ben daha dengede bile duramıyorum ki diye sızlanırdım. Sonra o salonda geçirdiğim 1,5 saat boyunca ne kadar keyifli olduğumu fark ettim yavaş yavaş. Hiçbir şey düşünmüyordum o pozlara girip çıkmaktan başka. Farkına varmadan ayaklarımı nasıl koyarsam, açı nasıl olursa bedenim rahat ediyor ve dengem bozulmuyor keşfetmeye başladım. Düşüncelerimi ve etrafımı bir kenara bırakıp o anın keyfini almaya başladığımda çok hoşuma gitti. Üçgen, lotus, ikinci savaşçı, ters savaşçı, karga, güvercin, çocuk pozisyonu, kafa duruşu, birinci savaşçı, aşağı bakan köpek… Tüm bu pozların içine yerleşip kalıyorsunuz istediğiniz kadar ve kendinizi hazır hissettiğinizde ise pozdan çıkıyorsunuz.

Hayatta da böyle değil midir? İçinde bulunduğunuz an’ın büyüsüne kapılıp her şeyi bir kenara bırakabilmek ne kadar güzeldir değil mi? Dertler, sıkıntılar, üzüntüler, kaygılar, yargılar, para, yemek, iş… Bir anlığına da olsa bir kenara bırakıp sadece o an ne yapıyorsak ona odaklansak acayip keyif almaz mıyız? Bazen öyle keyif alırız ki hiç terk etmek istemeyiz o yeri, o an’ı. Gitmesek, gitmek zorunda olmasak, biraz daha kalsak dediğimiz zamanlar olmadı mı?

Yoganın her bir pozu hayata bakış şeklimi oluşturuyor. Ellerimin üzerine kalkarken artık düşeceğimi aklıma bile getirmiyorum. Ellerimin üzerine kalktığımda kendimi özgür ve mutlu hissediyorum. Çünkü yapmak istediğim bir şeyi yapmaktayım o an. Bu kadar basit işte mutlu olmam, bir yoga pozuyla bile yakalıyorum mutluluğu…

Mutluluk hayata bakış açımızla aynı orantıda seyretmektedir. Bunu görebilmek için de sadece izin vermeniz gerekiyor…

Özgür, mutlu ve an’da kalın, her zaman,

Sy

1 yorum :

  1. Sevgili Selcan,
    Bu yazın bana bebekeleri hatırlattı.Onlarda ilk adımlarını atarken dikkat ettikleri tek şey dengede durabilmek olur.Hayatımızda duruşumuzdan ,düşünce sistemimize kadar ihtiyacımız olan tek şey denge olduğunu yoga ile birleştirerek nede güzel ifade etmişsin.Bu güzel paylaşımların için çok teşekkürler.Eine,kalemine ve yüreğine sağlık...
    Sevgilerimle
    Sulhan

    YanıtlaSil