29 Aralık 2011 Perşembe

Hoş Geldin Çocuk!

Yeni yıl kutlamaları esnasında aklıma hep bir kare takılı kalır.  Bu karede biten yıl ‘yaşlı‘;  gelen yıl ise ‘çocuk’tur.

Giden yıl tükenmiş, iyisiyle kötüsüyle 365 günü geride bırakmış, yorgundur ancak ayrıldığı için üzgün değildir sanki içten içe mutludur. Koskoca bir yılın sorumluluğundan kurtulmuştur. Gelen yıl ise hoplaya zıplaya gelir. Çocuk sevincini ve mutluluğunu yaşar. Yaşlı yılın etrafında neşeyle oynar. Yaşlı yıl ise görüp geçirdikleriyle hafifçe kafasını sallayarak seyreder çocuk yılı. “Görürsün bak, başına öyle şeyler gelecek, öyle şeyler göreceksin ki; bakalım o zaman da böyle neşeli ve umarsız olabilecek misin?” demektedir içten içe. Çocuk yıl ise duymaz, duysa da aldırmaz. Yaşamadığı ve bilmediği bir şey için üzülmeyi ya da korkmayı bilmez ki. Çocuktur o. Sevgi ve mutluluk dolu, keyifli ve eğlenceli. Oyundur en büyük zevki.  Umursamaz ve anlam da veremez zaten yaşlı yılın neden böyle düşündüğüne. Devam eder eğlenmeye.

Eski yılla vedalaşırken bırakalım biz de kötü duygu ve düşüncelerimizi. Karamsarlık ve mutsuzluklarımızı indirelim sırtımızdan. Gülelim, her şeye rağmen gülelim. Hayatta olduğumuz için, nefes alabildiğimiz için. Yeni çocuk yılın sevincini, umudunu paylaşalım. Neler göreceğimize hayıflanmak yerine, nelerle karşılaşabiliriz, bu gizemi yaşayalım. Umutlu, mutlu, güvenli bakalım hayata.

Şimdiki an’ın güzelliğini yaşayalım doyasıya. Harika sofralar hazırlanmıştır, karınca kararınca, herkesin bütçesi dâhilinde. Sokaklarda bir coşku başlar bizi de içine alsın diye. Her yer süslenir, aydınlatılır. Karamsarlığa karşı açılan bir savaş gibidir bu aydınlatmalar. Karanlık dışarı, aydınlık içeri gibi sessizce bir sloganı paylaşmaktadırlar sanki. Duyalım bu sessiz sloganı, biz de içimize alalım. Katılalım canı yürekten. Çam ağacı hayatın sembolü, baharın müjdecisi olarak kabul edilir. Yaşamın sürekliliğinin, kökleri ile sıkı sıkıya hayata tutunmanın işareti değil midir ağaçlar? Yol kenarında yapılan çalışmalarda veya inşaat sahalarında sıkça rastladığımız bir görüntü vardır. Ağacın köklerine yakın bir yerden toprak kaldırılmıştır ve köklerini görürüz. Nasıl da sarıp sarmalamıştır toprağı o kollar! Nasıl da sulara uzanmak için şekilden şekle girip gidebildiği yere kadar gitmişlerdir! Kimi yerde geçit vermez kayalar çıkmıştır yollarına. Onlar ise aşmışlardır bu tıkanıklığı. Bulmuşlardır bir hal çaresi. Sımsıkı kenetlenmişlerdir toprağa, bazen bir avuç topraktan taşmışlardır yeryüzüne. Bu bile onları durdurmamış sonra tekrar giriş yolu bulmuşlardır toprağa ve suya. Yaşamda kalmanın ve hayata tutunmanın güzel bir örneğini sunarlar bize. Ağaçlar ve kökleri, toprak ve suyu, zorluklar ve başarıyı anlatmaya çalışırlar sessizce ve dimdik kalarak. Görün bu savaşı ve siz de alın içinize. Katılın bu onurlu savaşa…

Saatler on ikiye yaklaşırken ve çocuk yıl kapınızda zıplarken, kapatın gözlerinizi ve hayal edin. Onurlu bir savaşçı olduğunuzu ve yaşama her şeye inat dört elle dimdik sarıldığınızı hayal edin. Giden yaşlı yıla şükranlarınızı sunun, gelen yeniye sevgiyle kalbinizi açın. Her şeyin ama her şeyin çözümü vardır. Tek çözümsüzlük sizin yaratacağınız sevgisizlik olsun. Onun da çözümü var… Etrafınızda bolca sevgisi olanlara kalbinizi açın ve kucaklayın onları. Size de bulaşsın izin verin.

Her şeyle herkesle ”BİR” olmanın mutluluğu sizi yeni yılda kucaklasın ve bir daha da bırakmasın, sevgiyle kalın,

Sy




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder