3 Aralık 2011 Cumartesi

Hissetmek yaratmaktır.

Geçen gün dostlarımla Belgrat Ormanı’na yürüyüşe gittik. Havanın güzel olması aklımızı başımıza getirdi. Harika bir güzelliğin dibinde oturuyor olmamıza rağmen, nasıl bir basirettir bizimkisi hiç anlamadım. Düğüm düğüm üstüne atmışız ve basiretimizi bağlamışız; ormandan gayrı düşmüşüz. Yazık etmişiz kendimize!

Girişten ilerlemeye başladık ve araba aniden dar geldi. Bir an önce kendimi o yaprakların üzerine atmak istedim. Nasıl bir güzellik anlatamam size. Rengârenk yapraklar, yarı çıplak kalmış ağaçlar, kurumuş otlar ve yaprakların arasında inadına o küçücük boynunu uzatmış taptaze minik yeşil otlar. Ağaçların elbiselerini çıkartıp üşüdüğü zamanlara inat, yemyeşiller kuru yapraklar arasından boy atıyorlar. İrili ufaklı gövdeleriyle göz alabildiğine uzanan ağaçlar. En nihayetinde park yerine vardık ve indik. Yürüyüş parkuruna koyulduk. Bazı anlayamadığım sebeplerden dolayı aramızda mesafeler bırakmanın doğru olacağı hissi geldi ve belli bir düzen olmaksızın üç kişi farklı mesafelerde aynı yol üzerine dizildik. Kâh hızlı, kâh yavaş yürüyüşümüze başladık. Fark ettim ki doğa bana iyi geliyor, hatırlayıverdim aniden. Kimi deniz kenarını tercih eder, kimi yeşillik alanları. Ben yeşil alanla da yetinmeyenlerdenim. Arazi olmalı kilometrelerce, alabildiğine… 

Orman beni büyülüyor, beni şarj ediyor. Oksijen aldıkça mayışırım hemen hemen her yerde; bahçe, piknik alanı, mangal başı, teras, açık hava lokantaları vs. Ancak orman bana enerjisini aktarıyor; bütünlüyor bir şekilde beni. Oraya gittiğimde o enerjiye olan açlığımın farkına varıyorum. Yola devam ettikçe adeta büyülenmeye başladım. Sanki farklı bir gezegenden gelmiştim oraya. Geldiğim yerde ağaç ve bitki örtüsü vardı var olmasına ama sanki bu orman geçmiş zamanlardan geliyordu ve ben gelecekten gelmiştim oraya, o eskiye. Ağaçlar belli aralıklara dizilmiş yerleştirilmiş gibiydiler. Gövdeleri kimi zaman birbirine yakın, kimi zaman birbirinden uzaktı. Yerlerde hemen hemen sarının, yeşilin, beyazın tonları hâkimdi; yapraklardan bir halı serilmişti her yere. Bu yapraklar arasından benim geldiğim yerde daha önce hiç yetişmemiş açık leylak renginde oldukça zarif gövdeli, kısa boylu harika çiçekler göze çarpıyordu. Niye bunlar benim yaşadığım gezegende yoktu ki? Yoksa vardı da biz mi kıymetini bilmeyip tüketmiştik onları? Küsmüşlerdi bize herhalde. Yaprakların hışırtısı, ayaklarımın altında çıkardıkları senfoni beni aldı götürdü. Uzandım üstlerine, çıkardım ayakkabılarımı; hayatımda ilk kez böcek korkumu hissetmeden yattım boylu boyunca. Kulağımda usul usul kuş sesleri ve gözlerimi kapadım. Güzellik göreceli kavram dedi bir ses kafamın içinde. Ben de cevap verdim ‘hayır değil.’ ‘Aslında her şey güzel. Eşit derecelerde hem de.’ Bakarsın güzel dersin güzel olur; bakarsın çirkin dersin çirkin olur. İyi de neye göre güzel, kime göre çirkin. Neden her şeyi bir etiketleme halindeyiz biz? Güzel, çirkin, kısa, uzun, zayıf, şişman, parlak, mat…

Her şeyin enerjisi var. O enerjiyi hissedebilirsen eğer, her şey aynı güzellikte olur gözünde. Kalmaz birbirinden farkı. Önemli olan o şeyin güzelliği değil; o enerjiyi algılayabilecek kapasitede olman. Zaten onu o denli güzel ve beğenilir tutan da senin görüş ve algı kapasitendeki artış. Yerimden kalktım ve gözlerimi açıp güzellikleri keşfetmeye devam etmek için yürüyüşe koyuldum. Her bitkiye, her yaprağa, her ota, her suya baktım, derinlemesine baktım. Güzel olup olmadığını düşünmeksizin bütünüyle sevdim her birini.

O gün yürüyüş bitip arabaya doluştuğumuzda kalbimi ormana açtım, açtım ki onu ne çok sevdiğimi görebilsin diye. Gene geleceğim diye söz verdim, en kısa zamanda. Bu kadar harika olduğu için teşekkür ettim kendisine. Dünyama doğru yol alırken değiştiğimi hissettim. Daha canlı, daha parlak, daha dolu hissettim kendimi. Ormanın dünyasına bir kez daha hayranlık dolu bir bakış attım ve dikkatimi yola verdim.

Artık ne zaman istersem o dünyaya gidebilirdim. Orada kendimi harika hissediyorum. Bu yüzden de tekrar isteyeceğimden eminim. Tek yapacağım hissetmek istemek. Çünkü hissetmek yaratmaktır. Biliyorum.

Sevdiğiniz güzel hep aynı kalsın, sevgiyle kalın,

Sy



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder