9 Aralık 2011 Cuma

Çocuk kadınlar!


Mahzun Kırmızıgül ses sanatçısı olarak tercihen dinlediğim birisi değildir. Ancak son birkaç yıl içinde yapmış olduğu bazı filmler toplumumuzun belli başlı kanayan yaralarına parmak basıyor. Beğeniriz veya beğenmeyiz olaya o şekilde bakmak yerine; konuşulmayan, dikkat çekilmeyen konuları ortaya koymasını takdir etmeliyiz; bence duyarlı bir davranış. Son günlerde yeni bir dizisi başlamış televizyon ekranlarında. Haberim olmadı çünkü televizyona ve dizilere çok aşina değilim açıkçası. Geçen gün internette gazete başlıklarına göz atarken bir haber ilgimi çekti. Bu haberde RTÜK’e, çocuk gelinlerin hikâyesinin anlatıldığı 'Hayat Devam Ediyor' dizisi nedeniyle şikâyet yağıyormuş.  Dizinin yayına girdiği 15 gün içinde RTÜK'e 758 şikâyet gelmiş. Merak ettim ve dizi hakkında araştırma yaptım. Oğlum internetten nasıl dizi izleyeceğimi öğretmişti. Ben de bulurum umuduyla bakındım ama beceremedim bir türlü. O yüzden seyretmiş olan birkaç kişi bulurum umuduyla telefona sarıldım ve sorduğum kişilerden birçoğu izlemişti. Anlattırdım, sorular sordum. Döndüm tekrar bu dizi ile ilgili çıkmış olan çeşitli haberleri inceledim. Aşağıdaki yazıyı diziyi izlemeden yazan biriyim.Sadece bir anne ve duyarlı vatandaş olarak yazıyorum.

Toplumumuz da bana dokunmayan yılan bin yaşasın; ya da göz görmeyince gönül katlanır havasında bir tutum var. Nedense güzel rahatımız bozulmasın diye bazı şeyleri elimizin tersiyle itiyoruz. RTÜK'e gelen şikayetler; 15 yaşındaki bir genç kızın 70 yaşında bir adamla evlendirilmesi, "Türk Aile Yapısına ve Ahlaka Aykırılık" olarak nitelendirenler tarafından yapılmış.. Bu memlekette var olan bir gerçek nasıl aile yapısına ve ahlaka aykırı diye şikayet edilir ben anlayamadım doğrusu. O çocuklar bizim çocuklarımız, başka memlekette değil bu topraklar da bizimle yaşıyorlar. Bu acılara maruz kalıyorlar. Onlar bunları yaşarken aile yapısına ve ahlaka aykırı olduğunu söyleyenler hangi gezegendeler acaba? İzlerken içiniz mi kaldırmadı rahatsızlık mı verdi? Demek ki dizi yapımcısı başarılı olmuş; dikkatinizi çekebilmiş. Daldığımız uykudan uyanalım lütfen! 2011 yılını bitirmek  üzereyiz halen bu acı olaylar VAR! Nasıl göz ardı etmeyi yüreğimiz kaldırabilir? Okulda yaşıtlarıyla oynaması gereken yavrularımız, bırakın babalarını dedeleri yaştaki insanlara sunulmakta halen. Oyuncak bebekle evcilik oynaması gerekirken, beslemesi ve büyütmesi gereken bir canlıyı kucağına koyuyorlar; anne oluyorlar. Anneye ihtiyacı olduğu bir yaşta ne kadar annelik yapabilir bu çocuk kadınlar o yeni doğana söyler misiniz?

Koşmak, eğlenmek, umarsızca gülmek, kayıtsız şartsız sevilmek istediği bir dönemde hoyratça kullanılıyor bu yavrular. Neredesiniz siz onlar bunu yaşarken? Bilmediğiniz, duymadığınız, görmediğiniz için aile yapınız ve ahlak kurallarınız düzgün mü zannediyorsunuz? Çok yanılıyorsunuz çok. Eğer var olmayan bir kurgu olsaydı bu anlatılanlar o zaman haklı olabilirdiniz bu şikâyetinizde. Gönül rahatlığı ile aile yapısı ve ahlak anlayışını bozuyor nedir bu diyebilirdiniz. Hangi hastalıklı zihniyetin hayal gücüdür bu dizi diyebilirdiniz.Bizim dünyamız pırıl pırıl harika bir dünya, bu anlamsız senaryoyu kim yazmış diyebilirdiniz. Oysa gerçek, hem de fazlasıyla gerçek. Diyarbakır’da sadece bir hastanede 10 ayda yaşları 11-17 arasında değişen 400 “çocuk kadın” doğum yapmış.( Habertürk Gazetesinde çıkan bir habere göre)

Bu ülkede pedofili var, ensest var, kadına şiddet var, para karşılığı ya da mal karşılığı alınıp satılan çocuklar var, tecavüz var, uyuşturucu var ( yaşı 11 lere kadar indi), fuhuş var( yaş 12 ler itibarıyla başlıyor), aile içi şiddet var, cinsel eğilimleri yüzünden katledilenler var, boşanmak isteyince öldürülen kadınlar var, canı sıkılınca arayış içinde olanlar tarafından sudan bahanelerle yol ortasında gözümüze soka soka dövülen kadınlar var. Sadece bu ülkede değil tüm dünya da var! Duyarlı olalım kafamızı kumdan çıkaralım. Bu çocuklar hepimizin. Görüntü kirliliği yaratıyorlar diye şikâyet edilmeyi hak etmiyorlar. Hem de hiç…"Bizim memleket böyle , dünya böyle ne yapalım? Ben mi değiştireceğim sanki bütün bunları? Ne yapabilirim ki?" diyebilirsiniz. Göz ardı etmemekle başlayabilirsiniz. Rahatsız olmadan gerçeği kabullenebilirsiniz. Gerçeği kabullenebilmek değişimi ve çözümü de getirecektir.

Bazen farkında olmasa mıydım her şeyin diye düşünüyorum; kendinin ve etrafının hiç farkında olmadan ben merkezci yaşayanlar yüzünden. Sonra da iyi ki farkındayım darısı olmayanların başına diyorum.

Darısı başınıza,  yapışsın yakanıza tez elden duyarlılık, farkındalık adına ne derseniz deyin. İşte ondan!

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder