23 Mayıs 2012 Çarşamba

'Sefer tası'nızda neler var?


Ne iş yapıyor olursanız olun an gelir ki o iş bize keyif değil külfet olmaya başlar. Ayaklarımız geri geri gider sabah işe giderken. Ah ödeyecek evin kirası, çocuğun okul taksiti, apartman aidatı, elektrik, su doğal gaz faturalarımız olmasa ne hayallerimiz var gerçekleştirmek istediğimiz değil mi? Bir lokma, bir hırka olsa da kendi işimizi yapsak, kimsenin emir eri olmasak. Zaman zaman hepimizin aklından geçer bu düşünceler. Geçmez mi?

Kazanç odaklı yaşamak ve çalışmak zorunda olduğumuz  gerçeği var. Yaşam koşulları ve içinde bulunduğumuz dünya bunu gerektiriyor. Pazardan limon aldığınızda, kasaptan et aldığınızda para vermek yerine bahçenizdeki maydanozdan bir tutam koparıp ödemeyi yapamıyorsunuz çünkü. Zaman paranın zamanı, her yerde onun adı var. Sizde onu kazanmak durumundasınız.

İş yerinizde ego savaşları var. Alabildiğince tüm şiddeti ile sürmekte. Eğitim düzeylerinde farklılıklar var fakat yetersiz olan dahi sizden bir üst kademede görev yapmakta. Ailenizden alıştığınız ferah yaşam koşullarını devam ettirmek istiyorsunuz bu yüzden yokluğa tahammülünüz yok… Sahte gülüşler, sahte ilişkiler, kuyunuzu kazmalar, arkanızdan dedikodunuzu yapmalar, böyle bir dünyaya her sabah gidip gelmektesiniz. Bir yanınız kalk git derken öbür yanınız b.. yeme otur aşağıya demekte. Takılmayayım diyorsunuz ancak insanlık hali işte ne kadar duymazdan görmezden gelebilirsiniz ki bu yapılanları?

Eğer en başından beri harika bir iş yerinde, bakış açısı sizinkine yakın ve vizyonu olan birisiyle çalışıyorsanız ve çalışmanız takdir ediliyor ise; iş arkadaşlarınız tıpkı sizin gibi sadece işleri ile ilgilenen, yaratıcı ve üretken insanlar ise bir sorununuz yok. İş arkadaşlarınız dostlarınız olmuş ve birlikte harika işler çıkartıyorsanız ne mutlu size. Emeğinizin karşılığını vaktinde alıyorsanız ve içinizdeki çocuk her sabah keyifle güne başlayıp koşarcasına işinin başına gidiyorsa söylenecek lafınız veya şikâyet edecek olumsuz olaylarınız yok. Zaten böyle bir durumdayken şükretmeyip hala bir sorunum var derseniz Allah gözünüze bir çizik atıverir. “Katarağını kaldırayım da haline şükredebil” der sanki.

Geçindirmek durumunda olduğunuz eşiniz, çocuğunuz ve tüm faturalarınıza rağmen büyük bir cesaretle hayallerinizin peşinden koşmaya niyetlenirseniz bravo size. Etrafınızdaki tüm olumsuz ve negatif görüşlere rağmen yılmayıp kendi işinizin başına geçmek ve mutlu olmak istiyorsanız hiç durmayın derim. Alkışlarım sizi. Çünkü makam arabaları, süslü ve göz alıcı ofisler, iş hayatının dolapları sıktıysa sizi, dar geliyorlarsa boğmayın kendinizi, bırakın. Bırakın bütün bunları geride ve yeni işinizde hiç birini yanınıza almayın. Almayın diyorum çünkü bunları siz yanınızda getirmiştiniz işe başlarken. Size orada verilmedi bunlar, siz getirdiniz gelirken. Bu yüzden eğer bir değişiklik yaratmak istiyorsanız iş adresinizden ziyade zihniyetinizde değişim yapmanız gerekiyor bana kalırsa…

Yaptığınız iş ne olursa olsun yaratıcı yönünüzü kullanmadığınız ve otomatik olarak koşullu para kazanmaya yöneldiğiniz takdirde mutsuz olmanız doğaldır. İster çaycı olun ister CEO fark etmez. İşinizi sevgiyle ve keyifle yapın ki yaratıcı yönünüz ortaya çıkabilsin. Herkese koşulsuz sevgiyle yaklaşın ve egonuzu kaldırıp dolaba koyun ki etrafta gezinen diğer egolarla çarpışmasın. Bunları yapın ki sizin değişiminiz başkalarına örnek olsun. Sadece kendi işinizle ilgilenin, yargılayıcı ve yıkıcı eleştiriler yapmayın. Yapıcı ve çözüm sunan eleştirileriniz olsun. Siz mutlu olun ki aynadan size yansıyan mutluluk olsun. Sevgi, mutluluk ve olumlu frekanslar yayın ki size dönenler bunlar olsun. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Mütevazı olun, empati yapın, az konuşun, çok bilin ancak sorulduğunda veya ihtiyaç duyulduğunda bildiğinizi ortaya koyun. Yetki devretmeyi, motivasyon vermeyi ve yönetmeyi bilin. Kimseyi kınamayın kimseyi şikayet etmeyin. Övgü için fırsat kollayın eleştirmek için değil. Etrafınızda her zaman sizden daha akıllı insanlar bulunmasına izin verin. Kısacası sefer tasınıza neler koyacağınıza kendiniz karar verin, bilinçaltınız değil... Hiçbir şeyi kişisel algılamayın ve unutmayın:

“ Yaşam onu şekillendiren düşüncelerimizden ibarettir.” Marcus Aurelius

Sevgiyle kalın,

Sy

1 yorum :

  1. .....Hayata yeni atılacak ve kafası bir çok bilir kişinin gerekli gereksiz sözleri ile karmakarışık olan gençler için harika bir yazı ..
    Sevgiler
    Sulhan

    YanıtlaSil