Sigarasını içmeye devam
etti. O sırada kahvaltılarımız geldi. Hemen keyifle yemeğe başladım,
acıkmıştım. O ise şöyle bir didikledi ve ‘hayatımdan nefret ediyorum’ dedi.
Beklemeye devam ettim. Bir saate yakın nefretini anlattı. Arada başımı
salladım, sorduğu soruları geçiştirdim. Geçiştirdim çünkü nefretinin
altındakini bulmaya çalışıyordum. Minik sorularla dokundum sohbete ara sıra.
Bulmuştum ne olduğunu; ancak önemli olan
benim bulmam değil onun kendi sorunlarını fark etmesi ve yüzleşmesiydi. Bu
sefer de sessizce başımı sallamaya devam ederken sorununu görmesine nasıl
yardımcı olabilirim diye düşünmeye başladım.
Aniden durakladım ve
fark ettim. Aslında ne sorunu olduğunu biliyordu, yüzleşmeye hazırdı. Sadece
bunu yaparken bir destek istiyordu yanında. Onu yargılamayacak veya kendi
düşüncelerini empoze etmeyecek birine ihtiyacı vardı. İhtiyaç duyduğu tek şey
çözümlemelerini yaparken kesintisiz dinlenmekti, eleştirilmeden. Ben de bu
isteğine saygı duydum ve dostuma elimden geldiği kadar iyi bir dinleyici oldum.
O konuşup kendinle yüzleştikçe rahatladı. Ben ise o sorunlarınla yüzleşirken
arada kendi kırık dökük duygu kırıntılarımın farkına vardım ve onları
çözümledim. Dolayısıyla kahvaltı her ikimize de çok iyi geldi. Birbirimize
sarıldık ve en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere sözleştik.
Kin duyarak yaşamak acı
dolu bir yolculuktur. Bu duygu kin duymaya neden olan her ne ise ondan daha
fazla acıtır canımızı içimizde tuttuğumuz sürece. Sonuçta bizi yavaş yavaş
kemirirken farkına varmadan yitip gitmeye bir adım daha yaklaşırız. Aslında
nefret etmeye hakkımız vardır çünkü bu duygu önemli bir nedenden dolayı ortaya
çıkar. Boşuna değildir, bize ruhumuza doğru bir yolu işaret eder. Yoğun
hissedilen bir öfke, bir kızgınlık nefreti besleyen büyüten duygulardır. Fark
etmek gerekir.
Nefret etmek insanın
dengesini bozar. Yalnız bir anlamda da iyi olabilir aslında. Böylece içimizi
kemiren ve farkında olmadığımız bir sorunumuzla yüzleşmemiz mümkün olabilir.
Tabii ki bunun olmasına izin verebilirsek. Bunu yapabilmek için nefret
duygumuzun içine bodoslama dalmak ve tam içinden geçmek gerekir. Fırtınaya,
sağanağa aldırmaksızın ortasına atlamaktan ibarettir olay. Cesur olmak ve
kendimizle yüzleşmeyi göze almak ise bunu daha da kolaylaştıracaktır bizim
için.
İnsanın nefretinle
cesurca yüzleşmesine tanık olabildiğim için dostuma sonsuz teşekkürlerimle,
Sy
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder