6 Haziran 2012 Çarşamba

Yaşamımız kişisel düşlerimizde yapılan bir yolculuktur…


“Çok güzel bir hayatı olsun, çok mutlu olsun, gözlerinden gülücükler eksilmesin,  Allah analı babalı büyütsün!” deriz her zaman. Bir bebek doğduğunda ne kadar iyi dileklerimiz varsa sıralarız ardı arkasına. Her güzel başlayan ilişki bir bebekle taçlanır ve yola devam edilir. Bebek kucağımıza geldiği andan itibaren kişisel düşlerimiz genişler ister istemez. Artık kendimiz için değil onun için de düşlemeye başlarız. Emzirirken, altını açarken, tertemiz giydirirken sıcacık düşler kurarız onlarla ilgili. O düşlerde biz de yer alırız. Olağanüstü bir yaşam sürmesini isteriz, mükemmel bir hayatı olmasını arzularız. Ve düşleriz onun için, kendimiz için, çekirdek ailemiz için. Tıpkı anne ve babamızın bir zamanlar bizler için düşlediği gibi. Biz bebekken bizler içinde düşlenen yaşamlar vardı bir zamanlar…

Kendi tepkilerimizi gözlemleyip neyi ne zaman yaptığımızı iyice algılayabilirsek, bu tepkileri içselleştirebiliriz. İçselleştirmek derken kendi tepkilerimizi oluşturmaktan bahsediyorum. Yani toplumun tepkilerini içselleştirmekten bahsetmiyorum. Tepkilerimizi incelediğimizde bize ait olanı ve olmayanı ayırt edebilirsek eğer, yaşantımızın sahibi olabiliriz. Bunu yapabilmek için de kendimizle çalışmayı seçmek gerekir. Bu baş ağrısı veren bir çalışmadır. Hazırlıklı olmak gerekir çünkü bu içsel çalışma kurban rolü oynamanıza izin vermeyecektir.  Bir değişim başlatabilecek bir çalışmadır. Güçlü bir çalışmadır. Özgür irademize yol alan bir çalışmadır. Olabildiğince dürüst olunması gereken bir çalışmadır.

“Korku “ özgür iradenin baş düşmanıdır. Oysa başımıza gelenler için başkalarını suçlamak daha kolaydır. Korkarız ve sıyrılırız aradan tereyağından kıl çeker gibi. Korku bizi kurtarır hayatın yükünden, yanlışlarımızdan. Oysa “farkındalık” kendi yaşantımızın sorumlusu olduğumuz anlamına gelmektedir. Bu da her seçiminizin sonuçlarından sizin sorumlu olduğunuz anlamına gelecektir. Düşüncelerinizin hangi duygulara sebebiyet verdiğini, bu duyguların hayatınızda hangi karmaşaya yol açtığını gözlemlemek sizi üzecektir ve korkutacaktır. Geri çekilmeyin ve özgür iradenizi elinize alın. İşte o zaman kişisel düşlerinize doğru bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Korkularınızı ve tepkilerinizi mercek altına alın ve gözlemleyin. Bunu yaparsanız zihninizi temizleyebilirsiniz. Temiz bir zihinle bilgi aktarımı başlatmak daha kolaydır. Düşüncelerinizi, duygularınızı, yargılarınızı, inançlarınızı, yaşantınızı irdeleyin. Mercimeğin taşlarını ayıklar gibi ayıklayın zihninizi. “Öyle diyorlarsa öyledir” kalıbını fırlatıp atın. Üzerinize aldığınız her dış etkeni, sözleri,  olayları kişisel algılayıp kabullenmekten vaz geçin. Kendi özgür iradenizi devreye sokun. Alışkanlık haline gelmiş doğal tepkimelerinizi fark edin. Değiştirin, sizin için doğru olanı bulana kadar değiştirmeye devam edin. İçinize sinene kadar…

Ondan sonra düşleyin. Nasıl bir yaşam istediğinizi belirleyin ve düşleyin. Yaşamınızı oluşturun kendiniz için ve çekirdek aileniz için. Aksi takdirde değişmeden düşlediğiniz yaşam size ait olmayacaktır. Dikte edilmiş bir yaşam olacaktır. Düşünüzü dönüştürmenin yollarını kendi özgür iradeniz ile arayın, oluşturun. Kişisel düşünüzü kendiniz belirlediğiniz takdirde gerçekten size ait ve kişisel olacaktır. Seçimlerinizi yapın ve düşleyin, değişin ve dönüştürün. Sevgiyle yapın bu değişimi, kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve sevin. Hatalarda ve yanlışlarda takılı kalmayın çünkü yaşamda deneyimlemek vardır; hata veya yanlış yoktur. Ne ise onu deneyimlemek olmalıdır amaç, yargılamak veya sıfatlar yakıştırmak değil. Ancak böyle yaparsanız kucağınıza aldığınız bebeğinize hayatta kendisi olabilme şansını vermiş olursunuz. Biz bebekken bu şans bize verilmemiş olsa bile…

"Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz" der Hz. Ali; siz de önce kendi devrinizden başlayın ki değiştirmeye, dönüştürmeye; evlatlarınızın devrini başlamadan bitirmiş olmayın.

Her şeyin bir bedeli vardır derler. Yaşamınızdaki kişisel düşünüze yol almak için ödeyeceğiniz bedel ise sadece kendinize dürüst olmanızdır.

Sevgide ve dürüstlükte kalın her zaman,

Sy

1 yorum :

  1. Sevgili Selcan ,uzun zamandır göz ardı ettiğimiz gerçekleri öyle yalın ve yumuşak bir dille hatırlatıyorki yazıların ..ne diyebilirim ellerine ve yüreğine sağlık...
    Sevgiler
    Sulhan

    YanıtlaSil