25 Haziran 2012 Pazartesi

2012 İtalya gezisi 1

İtalya seyahat etmeyi sevdiğim ülkelerin başında yer alır. Hiç bıkmam, tekrar tekrar her sene giderim. Şimdiye kadar hep motosiklet ile çıktığımız turlarda motorumuzu Türkiye’den gemi ile gönderip Trieste limandan teslim alarak turumuza başlamıştık. Her seferinde de Bari üzerinden Yunanistan'a gemi ile geçerek tatilimizi bu şekilde sonlandırıp evimize dönmüştük. Bu sefer farklı olsun istedik. İtalya’ya dört sene önce bir gelin verdik. İstedik ki kızımızı ve damadımızı uzun süreli görelim ve birlikte olalım. O yüzden uçağa atladık ve yaşadıkları şehir olan Bari’ye doğru yol aldık.

İstanbul’dan Roma, Roma’dan da aktarma yaparak Bari’ye uçtuk ve alanda karşılandık. Eşimin yeğeni dört sene içinde oldukça akıcı bir İtalyanca’ ya sahip olmuş. Onca makarna ve pizzaya rağmen formunu korumayı da başarmış. Her görüşümde bir önceki görüşümde nasıl bıraktıysam aynen öyle buluyorum kendisini. Alandan arabayla ayrıldık ve yabancı damat bize şehrini tanıtmaya başladı.

Bari İtalya'nın güneydoğusunda yer alan bir liman kenti ve Napoli’den sonra ikinci büyük şehir.  Büyük bir bölgesel merkez ve  Akdeniz’in doğu kesimiyle ilişkilerde önemli bir ticaret kenti. Genellikle turların rotası dışında kaldığı için fazla bilinen bir şehir değil. İtalya’da hemen hemen bütün şehirleri eski ve yeni diye ikiye ayrılmış durumdadır. Bari’de de bu istisna bozulmamış. Eski Bari ve yeni Bari olarak şehir ikiye ayrılmış. Kuzey’de ki büyük şehirlere oranla ve komşusu Napoli’ye göre daha sessiz ve düzenli bir şehir.

Eve gittik bavulları bıraktık ve doğru Basilica Di San Nicola’ya gittik. Bu kilise hem Ortodokslar hem de Katoliklerce kutsal sayılıyor ve her iki dine mensup İtalyanlar birlikte ayin yapıyorlarmış. San Nicola yani namı değer Santa Claus’a ( Noel baba) ait olan kemikler Antalya’nın Demre ilçesinden 1087 yılında çalınmış ve bu kilisede muhafaza ediliyormuş.

Daha sonra beyaz taşlarıyla görkemli bir katedrale gittik: Cattedrale Di San Sabino. 1064 yılında inşaa edilmiş ve daha sonra 12. Yy ’da restore edilmiş.
Bari kalesi ve şehrin surları çok iyi muhafaza edilmiş. Sokakları dolaştık, öğle tatilinden sonra açılan mağazaları gezdik. Cappucino içtik, sıcaklık 37 derece civarında seyrediyordu. Yorgunluk da ağır basmaya başlayınca eve dönüp dinlendik, duşlarımızı aldık ve İtalya’da olmazsa olmazı yapmak üzere restorana yola çıktık. Herkes kendine dev pizzalar söyledi. Şaraplarımızı içerken sevginin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Tek kelime İtalyanca bile bilmeyen genç bir kız, sevdiğinin peşinden gitmişti ve olmuştu işte, başarmıştı. Güzel bir aile olmuşlardı. Birbirlerine bakışları ilk günkü gibi sevgi ile doluydu. Çok mutlu oldum, çok sevindim ikisi adına. İstanbul’da küçük dediğimiz, ev işi yapmayı bilmiyor diye söylendiğimiz o küçük kız, koskoca bir evi idare ettiği gibi, İtalyancayı konuştuğu yetmezmiş gibi, eşine o kadar tatlı Türkçe kelimeler öğretmişti ki! Aramızda Türkçe konuştuğumuzda yabancı damat söze girip yarı Türkçe, yarı İtalyanca, yarı İngilizce bize laf yetiştiriyordu. Şarabın da etkisiyle masada kahkahalar yükseldi ve nihayetinde hesabımızı ödedik ve kalktık.

Yatmaya gittik çünkü ertesi gün bizi dolu bir program bekliyordu. Bari’ye yakın kasabaları gezecektik. Sevgi her koşulda her sorunu çözer dedim kendi kendime yastığa başımı koyarken.

Sevgiyle kalın,

Sy


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder