Kendime seçtiğim yolda,
izlenimlerimi yazmak ve paylaşmak birinci vazifem. Bilgilenip bilgilendirmeyi
seçtim bu yaşam yolunda. Yazmayı, aydınlanmayı, içimdekileri çıkartabilmeyi
seçtim. Faydalı olabilmeyi seçtim paylaşarak, yazarak, anlatarak. Notlar
alıyorum her yere, her köşeye: “bunu da yaz, bu konuda da yaz, bunu unutma
sakın yaz” diyerekten dolduruyorum sayfaları. Sabah sayfalarımı yazmaya devam
ediyorum. Onlarda birikiyor. An’lık yazdıklarım dışında yayınladıklarım hep o
sayfalardan çıkıyor. Bir kitap bile çıktı o sabah notlarımdan: Beyaz Sabah
Sayfaları. Deneyimlerimin bende yarattıklarını- duygu ve düşünce olarak- yazıp
paylaşmak rahatlatıyor beni. Bu benim paylaşma adına bilinçli bir faaliyetim
haline geldi.
Hal böyle olunca ara
sıra toparlamak gerekiyor ortalığı. Bugün yazı masamı karıştırdım, notlarımı
düzenledim. Şimdiki zamanla, an’la ilgili o kadar çok not toplamışım ki hayret
ettim. En güzeli de o notları toparlarken o an’lara gittim. Oralardaki duygu ve
düşüncelerimi not almışım bazı sayfalara. İnceledim. İlginç sonuçlara vardım ve tekrar notlar
aldım. Yanlarına şimdiki an’da duygularımı ve düşüncelerimi iliştirdim. Okudum,
tekrar yazdım sağa sola, baktım notlarıma; bakakaldım bir anlığına. Sonra derledim,
topladım ve baktım ki saat kaç olmuş…
An’da yaşamayı deneyimlerken
yaptığım uzun çalışmalar ve araştırmalardan sonra, bunu bir yaşam biçimi haline
getirmeyi başarmış sayılırım. Ara sıra yoldan çıktığım anlar oluyor tabii ki
ancak böyle anlarda da mutlu oluyorum. Neden derseniz hangi sınırlayıcı inanç,
kör bakış açısı ve ön yargı içinde sıkışıp kalmışım, onu rahatlıkla
gözlemleyebiliyorum ve o andan çıkarabiliyorum kendimi. Hayatta her şey bizler
için, bunu hatırlamamı sağlıyor böyle anlarım. Bana yeni fırsatlar, yeni
çıkışlar sunuyor bu sıkışık alandaki anlık debelenmelerim. Sonrasında akıp
yolumu buluyorum. Çıkış yolum var. Her daim. Yeter ki isteyeyim. Yeter ki
görmeyi seçeyim…
Notlarımın arasına “Ben
Kimim?” diye bir soru iliştirmişim. Beni ben yapan her şeyi sıralamışım altına.
Satırlar dolusu kelimelerle cevap aramışım bu sorduğuma. Yazmışım, döktürmüşüm.
Bugün de yeni bir soru iliştirdim o dosyaya: “Sen kimsin?” Bunun cevabını
zamana bıraktım bugün. Çünkü bu sorunun cevabı benim için bir hedef olmamalı,
öyle hissettim. Ben’i ve Sen’i ararken Şimdi’yi ıskalarım gibi geldi. Şu an bir
yolda ilerliyorum, güzel bir yolda. Eğlenceli bir yol olsun -saplantılı duygulara gerek yok- diyorum kendime. “Bırak zaman aksın, sen ak,
yol oluşsun ve tanık ol” diye de ekliyorum arkasından. Yeni bir sayfa açıyorum not defterimde ve
yazıyorum:
-Ben kimim?
-Hangi zaman diliminde?
-Peki, sen kimsin?
-Hangi zaman diliminde?
-Zamanı mı incelemem gerekiyor?
-Şimdi’de kal, bu an’da.
Ancak burada deneyimleyebilirsin Sen’i…
Sevgiyle kalın,
Sy,
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder