18 Haziran 2012 Pazartesi

İlişki içindeyiz


Bütün gün gözümüzü açtığımız an her şeyle ilişki içine giriyoruz. Bu yüzden ilişkinin ne olduğunu anlamak, doğasını bilmek, içeriğini anlamak zorunda mıyız sizce? Bu noktalarını anladığımız takdirde ilişkilerimizde başarı sağlar mıyız? Bilemiyorum doğrusu çünkü ilişki çok basit de olabilir karmaşık da dediğinizi duyuyorum sanki. İyi de nedir bu ilişki Allah aşkına? Bizi neden bu kadar etkiliyor bu ilişkilerimiz?


Hafta sonu yabancı misafirlerimiz vardı, iki farklı ülkeden. İki evli çift, bir de on iki yaşında bir kız çocuğu. Diğer çocukları yaşça büyük olduğu için farklı yerlerde tatildeymişler. Onları ağırladık. Neşeli sohbetlerimiz oldu, yedik, içtik, misafirperverliğimizi sunduk. Umarım memnun kalmışlardır. Ben memnun kaldım. Kelime aralarını izledim, kültürlerini gözlemledim. İşleri gereği dünya insanı olmuş bu insanları merakla dinledim.  Her birinin kökleri farklı olan bu insanlar değişik ülkelerde doğmuşlar, bir araya gelmişler, evlenmişler ve ilişkilerini devam ettiriyorlar. Her bir haftayı, her bir ayı farklı ülkelerdeki şirketlerini dolaşarak geçiriyorlar. Yuvamız dedikleri evlerine döndüklerinde ne hissettiklerini sordum; “Her seferinde hiç ayrılmamışız gibi geliyor” dediler. “Çeşitli yerlerde evleriniz var, en çok hangi evinizde rahat ediyorsunuz ?”dedim; bir saniye bile düşünmeden "Köklerimizin olduğu yuvamızda” dediler. “ Orada köklerimiz var, akrabalarımız var, çocukluk arkadaşlarımız var, o evle ilişkimiz daha farklı “ diye eklediler.

Sohbetin bir yerinde bu söz üzerine daldım bir ara. İlişki dediğimiz şey sadece insanlarla olmuyordu gerçekten de. Arabamızla, evimizle, toprağımızla kısacası canlı cansız her şeyle ilişkide olabiliyoruz. Mesela benim iki kitabımla olan ilişkimi ele alırsam, onlar benim çocuklarım gibiler. Derin bir bağ var aramızda onlarla. Kitaplarımla olan ilişkim farklı, gerçekten çok farklı; onlar benim iç dünyamla aramdaki ilişkiyi anlatıyorlar. Ancak birincisi ile olan ilişkim ikincisi ile olan ilişkimden farklı. Kahve fincanım var, eskiden altı taneydiler şu an dört tane kaldılar. Kahve içtiğimde hep o fincanları tercih ediyorum. Seviyorum onları. Kahveyle aramdaki lezzet ilişkisine farklı bir tat katıyorlar. Oturma odasında bir koltuğum var, gözdem o benim. Nedense orada oturduğumda okuduğum kitap daha farklı bir kitap oluyor. O koltukla da aramda bir ilişki var. Bahçemdeki güllerle, beyaz tişörtlerimle, kot pantolonumla kısacası her şeyle ilişkim var. Her bir ilişkim birbirinden farklı ancak ortak tek bir noktaları var: sevgi. Benim ilişkilerimde temel olan şey sevgi.

Bencilliğin olmadığı, duyarsızlığın hiç yer almadığı, çatışmanın bulunmadığı ilişkiler içindeyim.  Sevdiklerimi takdir ediyorum. Onlara sık sık aramızdaki ilişkinin bağımlılık ya da alışkanlık olmadığını, gerçek sevgi olduğunu gösteriyorum. Çünkü yeri gelir kahve fincanımı yenileyebilirim, yaz gelir kitabımı bahçede okuyabilirim. Alınganlık veya serzenişe yer yok bu ilişkilerimde. İstiyorum ki onlarda bana bağlanmasınlar, alışmasınlar. Sevsinler sadece beni. Boğmasınlar, özgür bıraksınlar. Tıpkı benim onları bırakabildiğim gibi...

Hayatta ihtiyaç duyduğumuz sürece bağımlı olabiliriz, kolayca hem de. Bu yüzden ilişkilerimizde de ihtiyaç olmamalı diyorum kendi kendime. Çünkü o zaman ilişkinin dışına itmeye başlarız herkesi, her şeyi. İlişki içinde yer alınca güzelleşiyor, büyüyor.  Bunu yapabilmek içinde önce kendinle iyi bir ilişki kurmalısın galiba diyorum, önemli bu, al notunu diye de ekliyorum. Gülümsüyorum düşüncelerime, sohbete geri dönüyorum, misafirlerimizin yanına. Kahvelerimizi içerken çocuklarımızdan bahsediyoruz…

Sevgiyle kalın,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder