6 Nisan 2012 Cuma

Yazılarım bana ne ifade ediyor?


Bugüne kadar yazdığım yazılarıma bir göz attım. Anlatmaya çalıştıklarım hem kendi hayatımda, hem de başkalarının hayatlarında rastlanacak olaylardan derlenmiş. Hayatımı gözlemlemişim ve deneyimlerimi paylaşmışım. Umarım işinize yaramıştır. Okurken en azından kendinizi yalnız hissetmemişsinizdir.

Her ne kadar aynı dünya üzerinde yaşasak da mesafeler bazen insanı yalnız hissettiriyor. Başımıza gelen olaylarda çoğu zaman o yalnızlığı algılıyoruz ve olayı kişiselleştiriyoruz. Olay kaynaklı sorunları da sadece bize özel olarak nitelendirip çektiğimiz acı ve sıkıntıları kendimize aitmiş gibi benimsiyoruz. Oysa öyle değil. Yerler, mekanlar ve insanlar farklı ancak olaylar hep belli başlı bir çember etrafında gelişiyor. Bugün benim şu an çektiğim sıkıntıyı bir başka biri farklı bir yerde aynı an ’da yaşayabiliyor. İsimler farklı, renkler farklı, mekânlar farklı, tepkiler farklı ancak dertler aynı. Hiçbir dert kendimize özel değil. Herkes aynı dertten mustarip olabilir anlayacağınız. Değişen tek şey verilen tepkiler, algılar ve bakış açıları.

Böyle düşündüğümüz zaman bireysel değil toplumsal yaklaşmış oluyorum olaylara. Doğru mu bu yaklaşımım acaba? Bir bakıma doğru olduğunu hissediyorum çünkü ben kendimi Bütün ’ün parçası olarak hissediyorum. Herkesi Bir varsayıyorum. Ancak bu şekilde düşünerek genel olan her şeye bir katkı sağlayabileceğimi düşünüyorum. Geç kalmak diye bir şey yoktur diyorum kendi kendime. Önemli olan bir yerlerden başlamak, gerisi gelir. İnanıyorum buna. Gözlemliyorum ve gerekeni bulmaya çalışıyorum. Sonra elimden geleni ve mümkün olanı yapmaya gayret ediyorum. Tek istediğim imkânsızın başarıldığını görmek: Koşulsuz sevgi...

Koşulsuz sevginin önemini biliyorum. Bu bizi bütün hissettirecek olan en birincil faktördür. Çünkü seversen zarar vermezsin veya zarar üretecek durumda olmazsın. Farklı bir biliş içinde olursun. Mükemmel bir insan olmak değil seven insan olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Sevgi her kapının kilidini açacak bir yeteneğe sahip. Bir de karşılık beklemeden sunulduğunda daha özel oluyor, daha güzel oluyor, daha BÜTÜNleyici ve BİRleştirici oluyor. Gerisi de kendiliğinden geliyor. Akıyor.

Hayatımızın her evresindeki olaylara, bize, yaşamın kendisine kocaman bir şefkat demeti sunuyor sevgiyi vermeyi bilmek. Koşulsuz sevgiyi her hücrende hissetmeye başladığında ışıldayıp etrafını da aydınlatıyorsun. İlk zamanlarda bir parça hayal kırıklığı oluyor bir değişiklik gözlemleyemezsek eğer. Bu da beklenti içinde olmayı bırakmama halimizden kaynaklanıyor. Beklentiyi de bir kenara katlayıp kaldırdıktan sonra sevgiyi oluk oluk akıtıp değişimi başlatabiliriz. Neden olmasın? Denemeye değer bence.

Unutmayalım ki ruhumuz sevgi ister, evrendeki her şey de olduğu gibi ruhumuzun da temel besin maddesi sevgidir. Seven insan, sevgi sunabilen insan; ruhunla da bütünleşmeyi başarmış insandır. Zihni, bedeni, ruhu ile bir uyum içinde olan insan ise; insan olmayı bilen insandır bana göre. Önemli mi peki insan olmayı bilmek? Benim için yaşamın yaşam olmasını sağlayan şeydir insan olmayı bilmek. Bilirsen yaşarsın çünkü. Aksi takdirde yuvarlanıp gidersin. Seçimini kendin yap!

Ne kadar seversen o kadar özgür olursun. Hiçbir yargıya, baskıya, eleştiriye, geçmişe, geleceğe takılmazsın eğer sevebilmeyi başarırsan. Sevgi seni an’ da tutar ve sende yoluna devam edersin. Zihninde sevgiden başka bir şey olmadığında, karşılık beklemediğin de kendini de hissedebilirsin. Görebilirsin kendini tüm çıplaklığınla.

Sevgiyle kalın,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder