Erkek soruyor: “Fırtınada
ne yaptın, korktun mu?” Kız cevap veriyor:” Evet, yere düştüm, daha doğrusu
uçtum. Rüzgar savurdu beni. “ Erkek yumuşak bir hareketle kızın elini tutuyor
ve cevap veriyor:” Uçarsın tabii ki, yaprak gibisin. Ben okulda olsaydım
tutardım seni, korurdum.”
Şubat ayının
ortalarında başlayan bu aşk doludizgin devam ediyor. Bu aşkın kahramanları 2002
doğumlu. Bir dostumun yakışıklı oğlu ile sıra arkadaşı olan bir kız arasında
filizlendi bu aşk. O kadar tatlılar ki, anlatılmaz yaşanır derler ya gerçekten
şahit olmanız lazım ne demek istediğimi anlayabilmek için. Oğlan çekingen, şimdiye
kadar iki kez elini tutabilmiş sadece. Oysa kızımız bıcır bıcır, saçlarını
okşuyor sürekli oğlanın. “ O kadar yumuşak ki saçların çok güzeller” diyor.
Oğlumuz utanıyor kıpkırmızı kesiliyor. Ara sıra heyecandan kız kekeliyor ve
susuyor. Oğlan “ Susma konuş, ben zaten kekeliyorum, önemli değil” diyor. Sımsıcak
gülüşüyorlar ve kah kekeleyerek, kah gülerek aşklarını yaşıyorlar.
Aileler şaşkın
izliyorlar bu aşkı. Bu yaşta böyle bir tutkuya rastlamamışlar her iki tarafta.
Her hafta sonu sıra hangi annede ise; ikisini alıp sinemaya, oyun parklarına
götürüyorlar. Yalnız programı kızımız belirliyor. Araştırıyor, iki aşık
telefonlaşıyorlar ve karar veriyorlar hafta sonu ne yapmak isterlerse onu yapıyorlar;
sinema, konser, gösteri, oyun parkı… Bu buluşmalarda görevli anne hepten şaşkın
anlatıyor: “ Gittiğimiz yerde önden yürüyorlar. Sohbet edip, gülüşüyorlar.
Yemek yerken birbirlerinin ağzına patates kızartması uzatıyorlar. O kadar
mutlular ki, rahatsız etmemek için arkadan yürüyorum. Sanki anneleri değilmişim
gibi davranıyorum. Onlar da baş başa buluşmuş gezen bir çift gibi
davranıyorlar. Etraftan insanlar bakıyor ve gülümsüyorlar. Bizimkilerde selam
verip yollarına devam ediyorlar. Kıza ince mavi bir bileklik hediye aldık geçen
gün. Teşekkür ederim deyip sarılıp oğlumu öptü. Bir an oğlumun bayılacağını
sandım.”
“Üşüdün mü?” diyor kız.
“ Yo hayır ben hiç üşümem” diye cevap veriyor genç aşık. Oysa titriyor,
donuyor. Oyun parkına dalıyorlar birlikte. Kızımız hırslı “Şimdi parçalayacağım
seni” diyor. “ Parçala beni” diye cevap veriyor oğlumuz. “ Sen parçalarsan bana
bir şey olmaz” diye ekliyor. Etrafta kulak misafiri olan herkes gülmeye
başlıyor. “ Rüya gibi bir aşk” diye anlatıyor dostum. Bizimkilere benzemiyor
biliyor musun ben hayatımda böyle aşk yaşamadım” diye ekliyor.
Çocuklar masumdur, öyle
doğarlar. Koşulsuz severler, sevgi yayarlar. Bizlerde masum doğarız ancak sonra
ne oluyorsa o masumluğumuza doğallığını yitiriyor. Sevgiler çıkar ilişkisine
dönüşüyor ara sıra, raydan çıkıyor. Çocuklar da cesaret oluyor, korkusuzlar.
Tüm duygu ve düşüncelerini açıkça ortaya koyuyorlar. Maskeleri yok, oldukları
gibiler. Saflar ve özgünler. Geçmişin yükünü bilmiyorlar çünkü bir geçmişleri
yok henüz, oluşmamış. Gelecek korkusu yaşamıyorlar çünkü an’ı yaşarken
geleceklerini yeni yeni oluşturuyorlar. Alabildiğine özgürce…
“Çocukların hiçbir şeyi
yok, sorunları yok, korkuları yok” diyorum dostuma. “Onların yolculuğu yeni
başladı, korkusuzca ve özgürce sevgi dünyasına dalıyorlar. Hiçbir bedel
ödemiyorlar ve bedelin ne olduğunu bilmiyorlar. İşte bu yüzden katıksız bir aşk
ve mutluluk içindeler. Layık oldukları güzel bir dünyada yaşıyorlar, bizim
onlara öğretecek şeyimiz kalmadı aslında; onlardan öğrenmemiz gereken çok şey
var galiba” diye ekliyorum.“Haklısın“diyor dostum.“ Onlar basitçe
yaşıyorlar aşklarını, birbirlerine sahip olmak onlara yetiyor. Hep bu
duygularla ve bu durumda kalsınlar yaşadıkları sürece. Ancak o zaman
mutlulukları daim olur.”
Her ikimizin de gözünde
yaşlar beliriyor, dalıyoruz anılara. Acaba ben ilk kez ne zaman bu saf aşkı
tatmıştım? Ne zamandı? Kapatıyorum gözlerimi dalıyorum hayallerime…
Herkese bu model aşk
nasip olsun ve daim olsun sevgiyle,
Sy
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder