25 Ağustos 2012 Cumartesi

Dolu varsa boş da var; soru varsa cevap da var…


İnsan boş oturmamalı diyor zihnim. Çünkü evren boşluk sevmez diye de ilave ediyor. Soruyorum :” Evren kim? Tanıdığım biri mi?” Boş bakıyor zihnim bu soru üzerine. “ Boş bakma evren boşluğu sevmez” diyorum. Kızıyor galiba. Ben de yerimden kalkıyorum masanın etrafındaki sandalyelere sırayla oturup kalkıyorum. Kendimi iyi hissediyorum, boşlukları sırayla dolduruyorum o an. Kendimce.“ Öyle değil” diye haykırıyor zihnim. “Bana ne” diye haykırarak cevaplıyorum anında. Kendimi daha dolu hissediyorum o anda, sandalyelere oturup kalkarken. Kime ne? Gerçekten doldurmuş muydum kendimi? Peki ya evreni?

Kendimi nasıl doldurabilirim acaba? Düşünmem lazım bu konuda. Düşünüyorum. Düşünüyorsam varım. Varsam evren de dolu o halde. Değil mi? Peki ya ben? Ben hala boş muyum? Ne cevap verirsem vereyim yaşamımda bir doluluk olacak mı? Doluluktan kastım ne benim? Yaşantımı derinlemesine ve anlayarak sürdürmek mi? Yoksa yaptığım güzel şeylerin yaşantımı doldurması mı? Yin ile yang; güzel ile çirkin misali bir dolu varsa bir de boş mu var? Yaşamak boş mu dolu mu? Kime göre? Neye göre? Ben yaşantımı dolu dolu yaşıyor muyum?

Ben bu sorduğum sorulara teslim olalı uzun süre geçti aslında. Tüm cevaplarımı aldım, kendi adıma. Deneyimlemeye devam ettiğim sürece alacağım daha çok cevap var. Bir o kadar da soru var. Dolu varsa boş da var; soru varsa cevap da var…

Boş oturmayı bıraktım uzun zaman önce. Hoş o sıralar boş oturduğumun farkında değildim. Alabildiğine meşguldüm aslına bakarsanız. Kendimce… Kendimi geliştirmeye açtığım an, gerisi kendiliğinden geldi. Bana benim hakkımdaki doğruları ve yanlışları- böyle etiketleri kullanmayı hoş bulmuyorum çünkü yaşantımızda bazı şeyleri vurgulamak adına türetilmiş olan bu kelimelerin yaşantımızın kimyasını bozduğuna inanıyorum, gel gör ki öylesine kemikleşmişler yapacak şey yok- ancak ben söyleyebilirim. Dolayısı ile sorularımın cevaplarını da kendim verdim. Uygun olanı seçtim kendime ve kendimi cevapladım. Bazen baktım cevapların içinden çıkamıyorum. Döndüm başa ve sorulara göz attım. Doğru soruyu bulunca doğru cevap da geliyormuş. Fark ettim. Farkı yarattım…

“Neler yapabilirim?” diye sordum kendime. Cevapladım. Yaptım ve yapıyorum. Önce düşüncelerimi ve bakış açımı netleştirdim. Ardından dürüstçe yüzleştim kendimle. Ah çok acıttı bir süre, sonrasında keyif geldi oturdu başköşeye. Artık kendime alabildiğine şans tanıyorum ve bu şansımı kullanmayı seçiyorum. Beni benden iyi bilen kimse yokmuş ki! Seçenekler bana aitmiş! Yaşam benim yaşantımmış! Boş otursam da benimmiş, evreni doldursam da. Tek yapmam gereken seçmekmiş. Boş mu dolu mu?

Sevgiyle kalın,

Sy

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder